<PLANI 1-BAŞLANGIÇ>

26 6 7
                                    

Medya: Baran SEYHAN (Allah'ım sen Baha'ya yardım et. Spoiler olacak ama Baha'nın dayak yemesini isterken böyle birinden yemesi biraz ağır olur be neyse çok konuştum)

Hadi uçun ponçik biçızlarım bölüme uçuun!!

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AKIN VARAL

[İki hafta önce gittiği gün]

Buraya getirilmemin üzerinden sadece iki saat geçmişti. O kadar garip bir durumdaydım ki. Afra'yı o halde bırakmak ayrıca görmek şurada işkence çekip ölmek üzere olmaktan daha beterdi. Kahretsin ki Efkan beni çok zor duruma sokmuştu. O güçlü Akın bir şart ile yıkılmış ve yok olmuştu artık. Ellerimi çözdüklerinde bilekliğim ile önce Afra'nın durumunu görecek ardından da bilekliğimi çıkaracaktım. Bu ikimizin arasındaki bağ, aynı zamanda ikimizin de yerini belli edecek bir bağ idi.

Efkan bana eğer onların yanına kendi ayaklarım ile gelmezsem Afra başta olmak üzere herkese kasıtlı olarak zarar vereceklerini şart koymuştu. Buna başta inanmasam da hemen o gün Afra'nın arkasında Efkan'ın emrini bekleyen Bartu'yu görmüştüm. Bartu'nun çok ileri bir seviyedeydi gücü. Henüz eğitimimizin de bitmediğini düşünürsek bu çok tehlikeliydi. Hayatımda ilk defa bu kadar çaresiz hissetmiştim. Hep bir yol bulurdum. Her şey de her zaman bir fikrim, planım vardı. Ama şimdi yoktu işte. Bu çok sinirimi bozuyordu.

Bilekliğim yanıp sönmeye başladığında onu gizlemeye çalıştım. Odadan hala çıkmamışlardı. Elimi arkama götürdüğümde sanırım gizli geçit kısmına basmıştım. Sadece benim duyabileceğim bir şekilde ses geldi. Düzeltmeye çalışmak için harekete geçtiğimde bana yaklaşmaya başladılar. Bunu erteleyerek sakladım bilekliğimi. Birbiriler ile konuşarak bana döndüler. Karşımda sadece Efkan'ın dedesi ve Müge'nin dedesi duruyordu. Bana bakarak Efkan'ın dedesi konuşmaya devam etti.

"Sadece böyle diğerini bekleyeceğiz. Şimdilik elimizde biri. Afra geldiğinde bir elmanın iki yarısı birleşecek ve efendimizi çıkaracağız."

Sinirden dişlerimi sıkıyordum. Olduğum yerde kinle onlara baktım.

"Sizin efendinizi sikiyim. Ben buradan kurtulacağım. O zaman sizin kafa taslarınıza kadar derinizi yüzmezsem adım Akın değil." diyerek resmen kükredim. Karşımda bana sinir bozucu bir şekilde gülüyorlardı. Bu ise beni daha da sinirlendiriyordu ve buna asla engel olamıyordum.

"Seni buradan ancak Afra kurtarabilir Akın. Onunda durumu pek iyi gözükmüyor." Müge'nin dedesinin söylemesi ile içimde bir endişe oluştu. Ona bir şey olmaması konusunda buraya gelmiştim.

"Ne yaptınız lan ona? Ona dokunulmayacaktı söz verdiniz?"

"Dokunmadık zaten Akın. Kendisi senin gidişine dayanamadı ve kliniğe kaldırıldı." Kliniğe kapatılması iyi miydi değil miydi bilemiyordum şu an. Bilekliğimin ışığının sönmesinin ardından ellerimi çözmüşlerdi. Kapattıkları yerden dışarıya çıktıklarında hala yerimden kıpırdamamış duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Sırtıma gelen acı ile fısıltı şeklinde bir inilti koptu sessizliğe karışarak. Şu an kimse yoktu ve bilekliğimde de bir şey yoktu. Bu Afra'nın acısı olmalıydı.

Korkuyla bilekliğime bir şeyler yapmaya çalıştım. Lanet olsun ki nasıl kullanıldığını bilmiyordum daha tam olarak. İşaret parmağım ve orta parmağımı birleştirerek üstündeki taşa dokundurdum. Hemen ardından bir daire belirdi önümde. İçine dikkatle baktığımda Afra'yı fark ettim. Yatağa bağlamaya çalışıyorlardı. Kaşlarım çatık bir şekilde onu izliyordum.

GİZLİ BİR DİYARWhere stories live. Discover now