<Gitmedi benden!>

22 9 49
                                    

Medya: Poyraz Güral ( Akın'ın grubundaki bir gardaşımız kendisi)

Evet saygı değer ponçik biçızcıklarım. Kemerlerinizi bağlayın biraz sarsabilir sizi bu bölüm...

Uçun biçızlarım bölüme uçuun!!

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

             Bazen hayatın kendisi bile bir iddiadır. Bu kime göre, neye göre böyledir? Bazen arkadaşlarınla yemek iddiasına girersin. Ne kadar masum değil mi? Bazen de yaşamın uğuruna iddiaya girersin. Ne kadar korkutucu? Ailenin ölümüne senin ölümün. Filmlerdeki en basit iddia türü. "Ya onlar ya sen. Eğer istediğimizi verirsen." derler değil mi? İnsanlar öyle bir varlıktır ki hırsları gözünü kör eder. Hayat önüne seçenekler çıkarır o en saçmasını seçer. Bu kimilerinin sonu olur. Kimilerinin kötü bir başlangıcı. Hırs bazen güzeldir. Buna inanmayabilirsiniz ama bu böyledir. Bir insanın öfkesinden yararlanıp onu zekice devirebilirsiniz. Bu öfkenin yerinde hırsta olabilir. Fakat hırsı her insan anlayamaz rakibinde. Ben Müge'de onu anladım. Kendisinin içinde beş büyük şey vardı. Kibir, öfke , kin, nefret ve hırs. Bunların hepsi bir yerde buluştuğunda gözü kör eder aklı durdurur. Müge sağlıklı düşünemedi. Kendi hayatını herkesin bilmesini isteyecek kadar hem de...

Benim geçmişten gelen bir özelliğim vardı. Bunun güçlerimden biri olduğuna inanmıyordum ama olabilirde. Tarihleri, saatleri ve anıları unutmuyordum. Sanki bir deftere not etmişçesine aklımdan silinmiyordu. Müge'nin anılarına gitmiştim elimde olmadan. Rüyamda her şeyi her detayına kadar görmüştüm. Onu tanımıyordum. Bir tanışıklığımız bile yoktu. Ona sorarken şu cümleyi kurmuştum. " Ben kazanırsam tüm okula geçmişini anlatırsın ya da anlatırım." Benim bilmediğimi düşündü ve kabul etti. Bu kibrinden geliyordu. Kendinin kazanacağını düşündü. Bu da hırsından geliyordu. Beni alt edeceğini düşündü. Kini büyüktü bana. Benden kaybedersem onu alacağını söyledi. Bana olan nefreti bunu söyletiyordu. Öfkesi iddiaya girmesine sebep oldu. Kendi sonunu yazdı aslında. Ona acımıştım fakat herkes yaptıklarının bedelini ödeyecekti. Benim kurallarımdan biri. Bana yapılan yanlışların bedeli ağır olur. Tanıyana da bedel ödetirim tanımayana da...

İlerideki şişeleri gözüme kestirdiğimde elime taktığım eldivene benzer şeyi gevşetip sıkılaştırdım. Saçlarımı savurup yayımı kaldırdım. Herkes elini ağızına götürüp hep bir ağızdan şaşırma sesleri çıkarmıştı. Omuzumda bir el hissettiğimde ona döndüm. Bu Açelya'ydı. Yayımı indirip onu dinledim. "Şaşırmalarının sebebi yayında beliren renkle birlikte saçlarının bir kısmında da o renkler belirdi. Aynı zamanda gözlerinde renk değiştirdi." Açelya devam ederken yüzüğüme baktım. Renk değiştirmişti. Mor renk gözüküyordu. Gülümseyerek tekrar Açelya'yı dinlemeye başladım. "Her ne iddiasına girdin bilmiyorum ama heyecan, öfke ve hırs duyguları var. Senden kuzenin hatta bir kuzenin olarak tek istediğim biraz kendine zaman ver ve duygularını hafiflet. Aksi takdirde kaybedeceksin." Açelya'nın son cümlesinde Akın'a baktım. Beni izliyordu. Ona uzun baktığımın farkındaydım lakin bu elimde değildi.

 Ona uzun baktığımın farkındaydım lakin bu elimde değildi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GİZLİ BİR DİYARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin