< 5 Gün Beş Gece Balosu >

32 15 8
                                    


Medya: MİNA OKAY ( Bilmeyenler için MÜGE'NİN  grubundaki bir şahsımız

Bölüm baya uzun oldu resimler koydum ama bir daha koymayabilirim. O zaman balo zamanı diyelim mi? 

Bölüm sonu okumayı unutmayın canlar.

Koşun bölüme hadi!

---- ------- -------------------------------------------------------------------------------------- ------------ -----------

Bazen acı çok değişik konularda anlamından çok farklı bir anlam taşır. Fiziksel acı bir süre sonra geçer gerekli takviye ve tedavileri aldığında. Psikolojik acı çok başkadır mesela. Zihninde bir savaş vermen gerekir. Ve bu insanı her türlü bitirir. Bana göre de en zoru budur işte. Bünyeden bünyeye değişen bir psikolojimiz varken birine en ufak iltifat veya hakaret onu depresyona girmesine sebep olurken. Bir başka birine yaptığınız çok derin veya geçmiş bir acı ile ilgili eleştiriniz onun kırılmasına sebep olur. Bir insanı tanımadan canını yakmak çok kolaydır. Hoş aslında tanıyınca daha çok can yakan ve kırıcı olanlarda yok değil. Ben bile çok acı çekmişimdir. En acısı da bu olsa gerek. Hey siz! Bir de beni ciddi ciddi dinliyor musunuz? Tabi ki de o kadar psikolojik hayat dersi verdim diye depresyonda olacak değildim. Sadece yataktan düştüm ve şu an acı kazanında altıma odun atılıyor. Peki neden bu kadar cümle kurana kadar kimse bu sevimli kıza yardım etmedi dersiniz. Çünkü yan yatağımda horul horul uyuyan bir öküz var. Acı içinde ufak çaplı çığlıklar atmama rağmen uyanmamıştı. Ayı desem yeri şu an. Kış uykusuna yatmış sanki bu ne ya. Ben kimse telaşlanmasın diye avazım çıktığı kadar bağırıyorum bu burada bir yerini devirip uyuyor. Sinirciklerimi bozamam bu pis koca öküz yüzünden.

Büyük bir gayretle doğruldum. Karanlıkta görmek imkansızdı. Işığı yakmak da istemiyordum. Şöyle ki bu tek hücreli koca öküz olan şahıs onca sese uyanmıyor ama en ufak ışık sızıntısına kalkabiliyor.  Ulan bir de hayvan gücüne sahip. Hayvanlar iyi duyar diye biliyordum. Demek ki yanılmışım. Kendimi banyoya attığımda tuvalete girmem gerektiğini anlamıştım. Hemen işimi görüp üstün körü yaralarımı kontrol ettim. Büyü yarasına pansuman yapıp sargı beziyle sarılan ilk yerdi sanırım burası. O kadar Harry Potter izledik orda hemen iyileşiyordu bu ne şimdi. Gerçekten teknolojiler geri sanki burası.

Ya da salak Afra güçler ileri seviyede güçlü.

Haklısın be Nebahat.

Ablan her zaman haklı şekerim.

Tamam şımarma. Git uykuna devam et. Mümkünse çok uyu.

Bu iç ses olayına da bir çözüm bulmalıydım. Ne de olsa burası her bir kişinin güçleri olduğu, sihirlerin coştuğu bir yerdi. Yaralarımda bir sorun yoktu. Lakin bu acı da neyin nesiydi böyle. Geçer diye göz ardı edip banyodan sessizce çıktım. Halbuki dingonun ahırı gibi de çıkabilirdim. Ne kadar masumdum. Ya da uğraşmak istemiyordum. Yoksa yeri geldiğinde fesat, şerefsiz, iğrenç bir yaratık olabiliyordum. Pencereden odaya vuran ay ışığı gecemi güzelleştiriyordu adeta. 

Arkamda hissettiğim şey ile bir anda irkildim. Arkamı döndüğümde hiçbir şey yoktu. Geri geri adım atmaya başladım. Karanlıkta hiç bir şeyi görmememe rağmen etrafı süzüyordum. Bir masa gibi bir şeye çarpmış olacağım ki kendimi yerde buldum. Acı içinde çığlık atmıştım. Akın birden yataktan sıçradı. Fakat elimin üstünde olduğu yaradan birden bir şeyler yükseldi. Tüm yaralarımdan aynı şekilde ve aynı renkte olan tarif edemediğim bir sis bulutunu andıran şeyler yükselmeye başladı. Gözlerimi bu sis bulutundan ayırdığımda kendimi havada buldum.

GİZLİ BİR DİYARWhere stories live. Discover now