|1.2|

12.8K 776 530
                                    

Kontrol etmeden attım. Eğer bi' yazım yanlışı falan görürseniz, söyleyin düzeltirim ^3^

-

Harry, Lucius Malfoy'u ve Draco'yu gördüğünde, içine tarifi imkansız bir panik dalgası yayıldı. Öyle ki, hala kapının önünde dikiliyor, ifadesiz suratıyla Lucius Malfoy'a bakıyordu.

Öğrenmiş miydi yoksa? Hagrid'in kulübesinde ne işi vardı? Bakanlıkla ilgili bir şey olsa, tek gelmez miydi? Neden yanında Draco ile gelmişti?

"Ah, Bay Potter." dedi Lucius birden. Ancak onun sesi Harry'yi kendine getirmişti. "Siz de buradaydınız demek. Draco, bekçiyle arkadaş olduğunu söylemişti ama inanmak istememiştim."

"Neden buradasın, Malfoy?" diye araya girdi Hagrid. "Evimde ne işin var?"

"Benimle konuşurken saygını takın, bekçi." dedi Lucius. Yüzünde, Hagrid'e tepeden bakan bir ifade vardı. "Buraya bakanlığın bir emri üzerine geldim. * dairesi bir iş için seninle görüşmek istediklerini söylediler. Benim de önden sana bilgi vermem istendi."

Harry hissettiği büyük rahatlamayla Draco'ya çevirdi bakışlarını. Sarışın genç, onun strese girdiğini hissetmiş olacak ki, rahatlatmak amacıyla ona gülümsedi. Harry ise, her ne kadar gülümsemek istese de, Lucius Malfoy'un karşısında bunu yapamayacağı için, suratını tepkisiz tutmaya çalıştı.

"Sırf bunun için kulübeme mi geldin, Malfoy?" diye sordu Hagrid. "Bakıyorum da Bakanlığın ayak işlerini yapmaya başlamışsın."

Lucius alayla güldü. "Önemli bir iş ve başkalarına emanet edemezlerdi. Çok gizli, anlarsın ya." Sonra bakışlarını Harry ve Hermione'ye çevirdi. "Yalnız konuşmamız lazım."

Harry ve Hermione mesajı aldığından, Hagrid'e son bir kez gülümseyip kulübeden ayrıldılar. Draco da girmek için hamle etmişti ama Lucius onu durdurup, "Dışarıda beni bekle Draco. İşimi hallettikten sonra Orion'a bakmaya gideriz. Dumbledore'un yanına gitmeden önce onunda görmek istiyorum."

Draco onu kafasıyla onayladı. "Tamam, dışarıda bekliyorum, baba."

Lucius içeri girdiğinde, Hagrid kapıyı kapattı ve Harry hemen Draco'ya dönüp kalbini tuttu. "Baban öğrendi sandım."

"Merak etme." diye fısıldadı Draco. "Öğrenmesi imkansız. Bu kadar strese gireceğini düşünmemiştim."

"Nedeni belli." dedi Hermione araya girerek. "Madam Pomfrey, Macgonnagall'a söylemiş, sizi yatakhanede bastıktan sonra."

"Ne?!" Draco ister istemez sesini yükseltmişti. Suratı kıpkırmızı olurken kulübeye bir bakış attı. Sonea da sesini alçaltarak, "O yaşlı cadının beni süpürgeyle kovalaması yetmiyormuş gibi bir de gitmiş bunu Profesöre mi anlatmış?"

"Dahası var." dedi Hermione. "Hagrid onlar konuşurken duymuş. Daha demin Harry'yi sorguya çekti."

Draco'nun suratı gittikçe daha da kırmızı olurlen Harry endişeyle, "Merak etme." dedi. "Hagrid'in ağzı sıkıdır, kimseye söylemez."

"Sorun o değil." dedi Draco. "Sorun, aramızdaki şeyin Profesörlere kadar gitmiş olması."

"Sadece sevgili sanıyorlardır." dedi Harry. "Hagrid de öyle dedi zaten. Arkadaşlığımızı bilmiyorlar."

Draco iç çekti. "Neyse, onu öğrenmelerinden iyidir."

"Madem kimsenin bilmesini istemiyorsunuz, yatakhane köşelerinde sarılarak uyumaktan vazgeçin." dedi Hermione. "Bir öğrenci de görmüş olabilirdi sizi. Dikkat etmeniz lazım."

Trade | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin