|1.7|

11.3K 651 926
                                    

Harry sabah kalktığında, Ron'un çoktan odadan çıktığını görmüştü. Bir an, kahvaltı saatini kaçırdığını sandığı için endişelenmişti ama daha saati bile gelmemişti. Harry'ye haber vermeden gittiğine göre acil bir işi çıkmış olmalıydı. Bu yüzden, Harry yatağından kalktı ve tuvalette günlük işlerini halledip üstünü giyindi. Sonra da, gerekli eşyalarını çantasına koyup yatakhaneden çıktı.

Ortak salona indiğinde, Hermione'yi tek başına Harry'yi beklerken buldu. "Ron nerede?"

"Sen de mi görmedin?"

Hermione kafasını iki yana salladı. "Hayır. Nereye gitmiş olabilir ki?"

Harry omuz silkerek, "Bilmiyorum." dedi. "Neyse, hadi inelim. Acil bir işi çıkmıştır belki."

Hermione ile birlikte ortak salondan çıkıp, büyük salona inen merdivenlerden inmeye başladılar.

"Sence de şu sıralar biraz tuhaf davranmıyor mu?" diye sordu, Hermione. "Bunu, sen bir kaç kere Malfoy ile birlikteyken de yaptı. Haber vermeden bir yerlere kayboluyor ve ben de saf gibi onu ortak salonda bekliyorum. Sonra bir bakıyorum, Ron çoktan kahvaltıya inmiş."

"Er yada geç bize söyler." dedi, Harry. "Şu sıralar biraz arada kalmış durumda, biliyorsun."

"Kabullense her şey onun için kolaylaşacak." dedi, Hermione. "Bence içten içe hala Zabini'nin kendisiyle dalga geçiyor olmasından korkuyor."

"Boşuna korkuyor. Bir insan sırf dalga geçmek için o kadar uğraşmaz. Dün olanları sana anlatmıştır. Draco, Zabini Ron'dan hoşlanmasa, görülme riskini göze asla almazdı."

"Evet, o da var." Hermione iç çekti. "Neyse, eninde sonunda kabul edecektir Zabini'ye olan hislerini."

Büyük salonun kapısından içeri girdiler ve Gryffindor masasına ilerlediler. Harry gözlerini masada gezdirdi ve turuncu saçları görünce hemen onun yanına ilerleyip tam karşısına oturdu. Hermione de Ron'un yanına oturdu ve çantasını yan tarafa koydu.

"Günaydın." dedi, Ron, neşeyle. "Kusura bakmayın. Acil bir işim çıktı. Size haber veremedim."

"Neymiş o acil iş?" diye sordu, Hermione, gözlerini kısarak. "Bu sefer Harry vardı, boşuna beklemedim ama bunu daha önceden de yaptın, Ron."

"Çok önemli değil ya." dedi, Ron ve ağzına bir tane sosis attı.

"Bize neden söylemiyorsun?" diye sordu, Harry. "Sana yardımcı olabiliriz."

"Gerçekten önemli bir şey değil." dedi, Ron, samimi bir sesle. "Sadece, şey işte-"

"Ne işte?"

"Dün akşam Zabini mektup yolladı." dedi, Ron, hafifçe kızararak. "Daha demin mutfaktaydık. Benimle kahvaltı yapmak istemiş."

Hermione tek kaşını kaldırdı. "Peki tekrardan gelip de neden burada kahvaltı yapıyorsun?"

"Size bir şey söylemeden gittiğim için tabiiki de!"

"Daha önceden, Hermione'ye haber vermediğin zamanlarda da mı Zabini ile birlikteydin?" diye sordu, Harry. Ron anında kızarırken, "Tamam," dedi. "Cevabımı aldım."

"Üstüme gelmeyin bu konuda, lütfen."

Hermione düşünür gibi, "Şey mi yapmamız lazım?" dedi. Sonra da sırıttı. "Konuyu mu kapatmamız lazım?"

"Hermione!"

Harry kahkaha atıp, "Bu iyiydi, Hermione." dedi. "En iyisi biz konuyu kapatalım."

Trade | DrarryWhere stories live. Discover now