|1.8|

10K 665 497
                                    

Blaise ve Ron kalktıktan sonra, Draco direkt Harry'ye döndü. Yorgun görünüyordu. Bütün dikkatini kitaba vermeye çalıştığı belliydi ama görünen o ki odaklanamıyordu. Draco belli belirsiz gülümsedi ve elini onun saçlarına doğru uzattı ama bir anda karşılarındaki sandalye çekildiğinde, kendini toparlamak zorunda kaldı.

Cedric Diggory, yüzündeki gülümsemeyle Harry'ye bakıyordu. Draco ona gözlerini kısarak baktıktan sonra bakışlarını Harry'ye çevirdi. Şaşkın görünüyordu. Biraz da tedirgindi.

"Cedric?"

"Selam, Harry." dedi, Cedric, gülümsemesini bozmadan. "Oturabilir miyim?"

"Hayır, oturamazsın." dedi, Draco, sertçe.

Harry ona dönüp kaşlarını çatarak baktı. "Malfoy'un kusuruna bakma, Cedric. Tabiiki de oturabilirsin."

"Seninle bile burada oturmam beter, Potter." dedi, Draco. "Bir Hufflepuff ile aynı masada otururken görülürsem, itibarımın ne hale geleceğini biliyor musun?"

"Git o zaman." dedi, Cedric, kaşlarını çatarak. "Harry ile özel konuşmam gerekiyor zaten."

"Ödev yapıyoruz, Diggory." dedi, Draco. Sesi sertti. "Başka zaman konuşursunuz. Kış kış."

"Malfoy, kaba olmayı kes." diye araya girdi, Harry. "Senden çok şey istediğimin farkındayım ama  o lanet olası çeneni kapat."

Draco son kez ona sert bir bakış attıktan sonra bir anda eşyalarını toplamaya başladı. Ödevini ve kitaplarını çantasına koyduktan sonra ayağa kalktı ve çantasını omzuna attı. "Ödevi bitirmek için bir baykuşla tarih ve saati yollarsın." Başka da bir şey demeden onları arkasında bıraktı ve kütüphaneden ayrıldı.

Aptal Potter, diye düşündü içinden. Cedric Diggory, Harry'den hoşlanıyordu sonuçta. Neden ona bu kadar iyi davranıyordu ki? Umut verebileceğinin farkında değil miydi? Rol de olsa Draco'ya kaba davranmak zorundaydı evet ama bu kadar da ileriye gitmesine gerek var mıydı? Ayrıca o şerefsiz Diggory ne konuşacaktı ki Harry'yle? Ondan tekrardan şans mı isteyecekti? Flört mü edecekti? Harry'yi ikna etmeye mi çalışacaktı? Ya Harry artık ciddi bir ilişki istiyorduysa? O zaman ne yapacaktı? Cedric olayı kapandı sanıyordu ama hiç de kapanmışa benzemiyordu.

"Draco, dedim!"

Draco, Pansy'nin sesiyle kendine geldiğinde etrafına bakındı. Ne ara Slytherin ortak salonuna gelmişti? Hiç farkında değildi. Ayaklarının onu götürmesine izin vermiş, düşüncelere dalmıştı.

"Pardon, Pans, dalmışım." dedi, Draco, kendini gülümseye zorlayarak. "Ne demiştin?"

"İyi misin sen?"

"Evet, neden sordun?"

Pansy omuz silkti. "Üzgün görünüyorsun. Düşüncelere dalmışsın. Bir şey mi oldu?"

Draco derin bir iç çekti. Pansy zaten Potter ve arkadaşlarına karşı hala önyargılıydı. Bir de kütüphanede olanları anlatırsa asla susmazdı. Şu an Pansy'nin çenesini çekemeyecekti.

"Hayır, bir sorun yok." dedi, Draco. "Biraz yorgunum sadece. Akşam yemeğine kadar uzanacağım biraz."

Pansy ona endişeli bir şekilde baksa da, "Pekala." dedi. "Ben seni uyandırırım."

Draco gülümsedi. "Tamam, teşekkürler." Sonra da yatakhaneye çıkan merdivenlere yöneldi. Merdivenleri çıkıp odasına girdi ve çantasını bir kenara atarak üstünü bile değiştirmeden yatağa yattı ve gözlerini kapattı.

Tek istediği şey, hiçbir şeyi düşünmeden, kafaya takmadan uyumaktı.

Kendisine beş dakikalık gelen bir uykunun ortasında, Pansy gelip onu akşam yemeği için kaldırmıştı. Üstünü başını düzeltip, odasından çıktı ve merdivenlerden inip, kendisini bekleyen Pansy, Haden ve Orion üçlüsünün yanına gitti.

Trade | DrarryWhere stories live. Discover now