|1.4|

12.7K 686 2.7K
                                    

Ertesi gün Draco, Harry'den önce uyandı. Gözlerini açar açmaz görüş açısına giren ilk şey, Harry'nin siyah karmakarışık saçları oldu. Kafasını, Draco'nun göğsüne yaslamıştı, düzenli bir şekilde nefes alıp veriyordu. Bir eli Draco'nun omzunda, diğeri ise yastığın üzerindeydi. O an Draco'nun tek düşünebildiği şey, uyandığı en güzel sabahın bu olduğuydu.

Kafasını yavaşça eğdi ve kuzguni siyah saçlardan gelen buram buram turta kokusunu içine çekti. Sonra bir elini kaldırıp, karışık tutamların arasına koydu ve onları hafifçe okşamaya başladı. Gözlerini kapatıp, bu huzurlu anın sonuna kadar tadını çıkarmayı bekliyordu ama aklına dolan gerçeklikle, Harry'nin saçlarındaki eli durdu ve gözlerini açtı.

Daha dün yaşanan, babasının ve Orion'un kavgası zihnini tamamen işgal etti. Kardeşinin ne durumda olduğunu bilmiyordu. Kendisine de kırgın olduğu için kardeşi tarafından, dün onunla konuşmak istemesine rağmen, reddedilmişti. Onu anlayabiliyor, haklı da buluyordu. Bu yüzden ona biraz zaman tanımaya karar vermişti.

Bir yandan da babasını düşünüyordu. Dışarıya sert olan ama söz konusu ailesi olduğunda pamuk şeker gibi olan babası... Ondan asla böyle bir şey beklemezdi. Gerçi, o da kendinden beklemezdi büyük ihtimalle. Yoksa yaşadığı şokla Dumbledore'un karşısında küçük çocuklar gibi ağlamazdı.

Draco, iki tarafın da ne kadar üzüldüğünün, kırıldığının farkında da olsa, babasına karşı bu yaptığı şey yüzünden çok kızamasa da, kendisini bu olayda Orion'un yanında hissediyordu. Küçüklüğünden beri onu ailenin bir parçası gibi hissettirmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Şimdi, babasının ağzından yanlışlıkla çıkan şeyle bunun bozulmasını istemiyordu.

"Babanı ve Orion'u mu düşünüyorsun?"

Harry'nin sesiyle yerinden sıçradı ve bakışlarını ona çevirdi. Uyanıp kafasını kaldırdığını da, çenesini Draco'nun göğsüne yasladığını da fark edemeyecek kadar dalmıştı demek.

"Evet," dedi kısaca. "İster istemez aklım onlara gitti."

"Eminim ki barışırlar." dedi Harry. "Bunu seni yatıştırmak için söylemiyorum. Anlattıklarına bakılırsa, baban elinden geleni yapacaktır."

"Umarım."

"Orion da eminim ki seninle tekrardan konuşacaktır en kısa zamanda. Haden'ı tanıyorsam, seninle konuşup dertleşmesi için onu ikna edecektir."

"Sen öyle diyorsan." dedi Draco. Derin bir nefes aldı ve zayıfça gülümsedi. "Kusura bakma. Böyle depresif davrandığım için."

"Saçmalama." diyip yerinden doğruldu Harry. Sonra da Draco'ya en güzel gülümsemelerinden birini bahşetti. "Bu zamana kadar sadece seks arkadaşı olmadığımızı kanıtladık sanıyordum."

Draco bu sefer içten bir şekilde gülümsedi. "Doğru, unutmuşum."

Harry sahte bir kızgınlıkla onun koluna vurup, "Bir de utanmadan unutmuşum diyor!" dedi. "Ben sana gösteririm unutmuşumu! Beni sadece seks aracı olarak mı görüyorsun?"

"Ne alaka şimdi?" diye savunmaya geçti hemen Draco. "Ben öyle mi dedim?"

"Ben öyle anladım."

"Kesinlikle yanlış anladın. Gözümde sadece seks partneri falan değilsin."

Harry bu sefer muzipçe sırıttı. "Neyim öyleyse?"

"Benim için," diye söze başlayıp, Harry'yi kendisine çekip sıkıca sarıldı Draco. "Dertlerimi dinleyen, beni yargılamayan, bu küçücük zaman diliminin içinde hayatımın merkezine yerleşmiş kişi, Harry Potter'sın."

Trade | DrarryWhere stories live. Discover now