20. Bölüm

73 4 0
                                    

Sabah uyandığında güneş ışınları tüllerin arasından odasına süzülüyordu . Yatağında kendini esnettikten sonra balkona çıkıp mis gibi havayı içine çekti. Biraz yat limanını izleyip , bahçeye baktı . Biraz bakım yapılsa çok güzel olur diye düşündü .

Odasına dönüp saate baktı daha yedi bile olmamıştı . Odasından çıkıp, sessizce aşağıya inip , mutfaktan geçip bahçeye çıktı . Garaja girip etrafına baktıktan sonra gerekli malzemeleri alıp ,çiçeklerin yanına ilerledi , bir güzel budadı hepsini . Kurumuş yaprakları topladı ,
topraklarını çapalayıp tazeledi . Birazda çiçek gübresi ekledikten sonra suladı onları . İşlem tamamdı . Aslında çimlerin de biçilmesi gerekiyordu ama , bu saatte yapamazdı .' Belki Steave daha sonra yapar' diye düşündü .

Sonra kendi düşüncesine şaşırdı . Daha geleli bir gün bile olmamış iken nasıl da alışmıştı buraya . Kaldı ki Steave onu burda istemiyordu en kısa zamanda bir ev bulması gerekiyordu. Gerçi yaşlı Steave kalmasını söylemişti ama diğeri istemiyorsa kalması doğru olmazdı.

Düşüncelerinden sıyrılıp ellerini silkip içeri geçti . Kahve makinesini çalıştırıp ocağa da çay demlemek için su koydu. Dolabı açıp malzemelere baktı , gerekli olanları çıkarıp tezgaha bıraktı . Dışarı çıkıp bahçe masasını sildikten sonra tekrar içeri girip çayı demledi , kendine kahve koydu . Saate baktığında dokuza geliyordu ve kimse uyanmamıştı .

' En iyisi çıkıp bir duş alim, kahvaltıyı sonra hazırlarım 'diye geçirdi içinden .

Kahve fincanını yıkayıp tezgaha bıraktı . Arkasını döndü ve karşısında kollarını göğsünde birleştirip onu izleyen Steave ile göz göze geldi .

Liz ne söylemesi ya da nasıl davranması gerektiğini bilemedi . Steave ona o kadar güzel bakıyordu ki, kafası karışmış ,öylece baka kaldı .

"Günaydın Liz " dedi Steave yumuşak bir sesle.

Liz dünkü haline nazaran bu haline şaşırsa da o da düz bir sesle "günaydın" dedi .

Aralarında sessizlik oluşunca Liz ;
"Şey e... kahve yapmıştım. Çay da var , ister misin ?" Dedi kekeleyerek .

Steave cevap vermeden ona iyice yaklaşıp ellerini omuzlarına koydu . Liz hareketlerini izliyordu 'tanrım ne yapıyor bu adam . Ah bide şu odunsu kokusu yok mu' diye düşünürken , Steave onu omuzlarından hafif sarsarak yüzüne bakmasını sağladı .

"Liz . Bak ben , dün için üz" cümlesini tamamlamasına izin vermeden;

"Bir şey söylemene gerek yok , haklıydın . Kimse tanımadığı üstelik ne olduğu belli olmayan birini evinde istemez . Seni suçlamıyorum . En kısa zamanda giderim ben ."

Steave sıkıntı ile ellerini Liz ' den çekip saçlarını karıştırdı . Derin bir nefes alıp ;
"Hayır , gidemezsin . "

Liz ona anlamayarak bakınca ;

"Şey ...Yani ben gitmeni istemiyorum . Hem gidersen bizimkiler canıma okur ." Gülümsedi . Ona karşılık Liz' de gülümsedi .

"Ben biraz ileri gittim . Sanırım ,yargısız infaz yaptım özür dilerim. Biz seni çok sevdik . Ee yani bizimkiler , demek istemiştim ." İyice saçmaladığının farkına vardı ve kendini toplayıp ;

"Özetle , aileme zarar gelmediği sürece, bende sana sorun çıkarmam. Tamam mı?"deyip nefesini bıraktı.

Söyledikleri Liz 'i mutlu etmişti .
"Tamam. Teşekkür ederim " dedi .

O an yine göz göze geldiler . Buğulu gözler Liz'i fazlasıyla etkiliyordu . Boğazı kupkuru olmuştu ve farkında olmadan dudaklarını diliyle ıslattı . Steave o an yutkunmak zorunda kaldı . Gözleri yeniden Liz'in gözleri ile buluşunca ,yeşil gözlerde kaybolup gitti. Liz kendini toparlayıp,

YENI BAŞLANGIÇLARWhere stories live. Discover now