Bölüm 25

593 140 378
                                    

꧁‎‎ Suspicious Smell - Choi Soobin‎‎꧂‎

𓆸 28042021𓆸

❝BÖLÜM 25❞

İnsanlar ne zaman doğruları ne zaman yanlışları seçer biliyor musunuz? Bir yanlışı çok sevdiğinde, onun hatalı olduğunu bile bile vazgeçemeyecek kadar bağlandığında yanlışı seçer. Doğruları ise aklı ve mantığına yedirir yedirmez seçer. Bu yüzden yanlışı seçmek, doğruları seçmekten daha fazla cesaret ister.

Güven de tıpkı yanlışları seçebildiğimiz gibi cesareti de beraberinde getirir. İki insan arasındaki doğrularla, yanlışlarla kalabilme cesaretidir. Güven dediğimiz şey, bile bile çıplak ayakla kırık camlarla dolu bir zemine basmaktır. Canını yaktığı kadar, yaraların iyileşmesini bekleme sürecidir. O yüzden güveniniz zedelendiğinde yaralar iyileşmeden tekrar güvenemezsiniz. Hatta bazen, yaralarınız iyileşmez.

O kadar zor bir ikilemdeydim ki ne yapacağım konusunda en ufak fikrim yoktu. Kendimi fazlasıyla kötü hissediyordum. Artık ağlamıyordum çünkü ağlamaya bile gücüm yoktu. Tek yaptığım şey yorganı kafama kadar çekip yatmak olmuştu.

Bu anın geleceğini tahmin etmemiştim. Gerçekten o yüksek uçurumdan yuvarlana yuvarlana yere çakılmayı beklememiştim.

Şu an annemin başucumda saçlarımı okşamasını, bana hikayeler anlatmasını ve çocukluğumdaki gibi beni uyutmasını o kadar çok istiyordum ki...

Yatağın duvara doğru olan tarafına döndüm. Saat kaçtı? Gece üç ya da dört? Kaç saattir yorganın altındaydım, uyumaya çalışıyordum unutmuştum. Tek bildiğim şey denememe rağmen asla gözlerimi kapayamıyor oluşumdu.

Sinirle oflayarak yorganı ayaklarımla tekmeledim. Başımdaki keskin ağrı yüzünden en ufak hareketimle beynimin içi zonkluyor gibi hissetsem de ayağa kalkıp hızla mutfağa ilerledim. Bu evi, hiç bu kadar boş görmemiştim. Belki de fark edememiştim.

Sürahiden bardağıma soğuk suyu doldurduktan sonra ağrı kesiciyle beraber tek dikişte mideme gönderdim. Ya zorla beynimin içinde çalan davulları susturacaktım ya da kafayı yiyecektim. O kadar keskin ve çekilmez bir ağrıydı ki ne uyutuyordu, ne de ayakta duracak hal bırakıyordu.

Masanın köşesine kalçamı yasladım ve bir süre duraksayıp bakışlarımı balkona çevirdim. Bizim balkondan kafamızı kaldırır kaldırmaz çatı katı görünüyordu. Hızla üzerime ince bir hırka aldım ve balkona çıktım.

Tam bir bahar gecesinin verdiği hissiyattı. Hava ne fazla nemliydi ne de çok soğuktu. Ilık, rahatlatıcı ve ferah.

Gözlerimi sımsıkı kapayıp geri açtım. Karşımda Seoul'un karşı taraflarını da gören, binaların arasından hafifçe gözüken bir manzara vardı. Işıklar fazlasıyla göz alıcıydı. İşte bu denli büyük bir şehirde yaşıyorduk.

Kafamı tepeme doğru kaldırdım. Çatı katının tırabzanlarını görebilmiştim. Işıklarının kapalı olduğunu da görebilmiştim. İç çekip tekrar içeri gireceğim sırada duyduğum seslerle aslında ışıklar kapalı olmasına rağmen orada biri ya da birilerinin olduğunu anlamıştım.

"Tamam o zaman." Sesler bir süre kesildi. Baş ağrısından dolayı tam odaklanamamıştım, hatta kimin konuştuğunu da anlayamamıştım. "Pekala, yarın buluşuruz. Evet, orada olacağım. Merak etme."

Duraksayıp merakla üst tarafa doğru bakarken sandalyenin çekilme sesiyle hızla balkonda yere doğru çömeldim. Işığımı yakmadığım için üstümdeki her kimse herhalde beni fark edemezdi. Tırabzanlara doğru yaklaştı, ellerini dayadı ardından bir süre manzaraya baktı. Soobin...

SUSPICIOUS SMELL² ▪︎ Choi Soobin ✔Where stories live. Discover now