24.BÖLÜM

127 39 10
                                    

(Bölüm Şarkısı: Rihanna & SZA - Consideration)

Kulağımda kulaklıktan çalan müziğe eşlik ederken kitapçıdan yeni aldığım kitapları kütüphane de inceliyordum. Bir yandan da zihnim; cinayet, Jonas, Redrum ve diğer şeylerle meşguldü. Bu düğümü nasıl çözecektim? Telefonuma gelen bildirim sesiyle cebimden telefonu çıkarıp mesaja baktım.

Gönderen: ApakGiray

Akşam, çocuklarla bizde toplanacağız. Umarım, senin için bir sakıncası yoktur.

Gönderilen: ApakGiray

Harika bir haber! (:

Bu, 'eve erken gel, birlikte vakit geçirelim,' demenin farklı bir versiyonuydu. Ve keşke davet etmeden önce bize de sorsaydı, Giray. Kitapları çantama koyup kütüphaneden çıktım. Eve gitmeden önce markete uğrayıp Giray'ın gönderdiği listedekileri aldım. İlginç bir şekilde market çok kalabalıktı ve insanlar, neredeyse her şeyi tüketmişti. Garip bir durumdu. Düşüncelere dalmış ilerlerken sokağın başında Hilde ile karşılaştım. Kayan tipinden Pamir'in yanından geldiği anlaşılıyordu.

"Hilde, saçını ve yüzünü düzeltsen iyi olur."

"Ne? Niye?" Dediğinde güldüm. Bu kız benden de Leyla'ydı. Artık, Pamir ile ne yaşıyorlarsa yanından ayrılınca bu dünyadan kopuyordu, genelde. Çantamdan çıkardığım ıslak mendil yardımıyla çenesine kadar yayılmış olan rujunu temizledim.

"Oops! Sanırım, yakalandım." Gülüp eliyle saçlarını düzeltti. "İşte, sanırım oldu." Başımı sallayarak onu onayladım.

"Akşam, misafirimiz varmış. Haberin var mıydı?"

"Kim? Pamirler mi?"

"Evet."

"İyi oldu hatırlattığın. Aklımdan çıkmış." Hilde'nin yüzü düşünceli bir ifade aldığında en son haberi olan kişinin ben olduğumu fark ettim. "Sanırım, itiraf günü geldi çattı, yine." Kaşlarımı çatarak Hilde'ye baktım.

"Anlamadım." Gergince gülümsedi.

"Bak, bunu tam olarak nasıl açıklarım bilmiyorum ama arınma terapisti diye bir şey duydun mu?"

"Evet."

"Heh! Bak şimdi, her sene Norveç'de Yükseliş Günü (İsa'nın göğe yükselmesi) kutlaması nedeniyle 1 gün tatil oluyor, biliyorsun." Onu onaylamak adına başımı aşağı yukarı salladım. "Neyse, işte. Biz de o günü fırsata çevirmeye karar verdik."

Bakışlarımı etrafta gezdirdim ve o an fark ettim ki, insanlar bugün için gereğinden fazla aceleciydi. İş yerleri erken kapanmıştı, sokaklar neredeyse boştu ve marketler talan olmuştu. Çünkü manevi bir bayramdı ve insanlar, aileleriyle vakit geçirip kutlamak istiyorlardı, normal olarak.

"Ne çeşit bir fırsat?"

"Şöyle ki... Bundan uzun zaman önceydi. Çocuklarla birbirimizden sakladığımız bazı sırlar yüzünden sürekli tartışmaya başlamıştık. Hatta, son olaydan sonra aramızda kötü şeyler yaşanmıştı. Biz de, bu sorunları çözmek için kendi aramızda bir çözüm yolu bulduk. Her 2 sene de bir, birimizin evinde toplanıp itiraflar yapıyoruz. Böylece hem üzerimizdeki yüklerden ve sırlardan arınıyoruz ve rahatlıyoruz. Hem de sorunlar için birbirimize yardımcı oluyoruz. Sevgi çemberi itirafı ya da günah çıkarma gibi düşünebilirsin, aslında ama biz, daha çok arınma gecesi demeyi tercih ediyoruz."

"Ciddi misin?"

"Evet. Bazen, bu geceyi onayladığım için keşke diyorum. Bazense, iyi ki diyorum ama bu sene, keşke dediğim bir sene. Neyse, en azından bu zorunlu 2 yıl itirafı gecesi. Acil, itiraf gecesi olsaydı... Düşünemiyorum..." Sanırım, itirafı zor bir sırrı ya da sırları vardı. Ama kendi anlatmadığı sürece sormayacaktım. Çünkü şu an, bu durumdan yeterince rahatsız görünüyordu.

"Acil itiraf gecesi?" Tek kaşım havalanmıştı.

"Bazen, bazı şeyleri itiraf etmek için 2 yıla gerek duymuyor ve ihtiyacımız olduğu an da anında bir itiraf gecesi yapıyoruz. İşte, o zaman kendimizi hazır hissetmesek bile; ister istemez gerçekler patır patır ortaya dökülüyor ve büyük sıkıntı çıkıyor."

"Açıkçası, bu itiraf olayı, kulağa biraz kaygı verici geliyor. Ya kötü bir şey olursa ve aranız bozulursa?" Belki de sırrını ya da yükünü paylaşmak istemeyen olabilirdi. Bilmiyorum. Garipti. Grup terapisi gibi...

"Kaygılanacak bir şey yok. Bu zamana kadar kötü bir şey olmadı." Değişik bir ifadeyle ona baktığımda kaşlarını kaldırdı. "Ya da olmuştur." Kafamı yan yatırıp ona bakmaya devam ederken tatlı bir telaşla, "-mamıştır. Olmamıştır. Hem sen de denemelisin. Bir kere itiraf et ve yükünden kurtul. Ne kadar rahatladığını anlayacaksın."

"Bilmiyorum... Cidden... Ah!" Elimi alnıma vurdum. Geçen seneler de aslında buna benzer bir tartışma ve itiraf gecesi Giray, Hilde ve benim aramda gerçekleşmişti ve hiç iyi bir şekilde sonuçlanmamıştı. Sanırım, az önce o da bunu hatırlayıp o yüzden telaşlanmıştı.

Üzgünce bana baktı. Sakin olmaya çalışarak yere koyduğum poşetleri alıp önden ilerlemeye başladım. Hilde'de hemen peşimden gelirken ağzının içine doğru mırıldandı ama ne dediğini anlayamadım. Çünkü o sırada eve gider gitmez FaceTime'dan ailemle görüşmeyi planlıyordum. Böylece bütün gece gerçekleşecek olan kaostan uzaklaşıp kafamı dinleyebilirdim.

-venusdarca

BİRSAM | YARI TEXTİNGحيث تعيش القصص. اكتشف الآن