30.BÖLÜM

133 38 58
                                    

(Bölüm Şarkısı: Kid Cudi - Day 'N' Night (Nightmare))

"Hadi bu ikisi, uyuşturucu iğne ile vurularak yakalandı. Ya, siz? Ulan, bir de o kadar dikkatlisin Tutku. Ben sizin..."

"Bağırma lan, kıza! Nereden bilelim, öpüşürken yakalanacağımızı!" Giray'ın dediği şeyle hepimiz Tutku ve Giray'a hayretler içinde baktık. "Ne? Öpüşemez miyiz?"

"Tabi ki de öpüşebilirsiniz ama Tutku'dan sana ekmek çıkacağını düşünmüyorduk." Tutku, bağlı ayaklarına rağmen, Pamir'e tekme attı.

"Kapat çeneni, geri zekâlı!"

"Ayrıca, yanlış zamanda yanlış yerde öpüşmüşsünüz." Tutku, bu sefer de Jonas'a tekme attı.

"Bir dahakine senden yer ve zaman için randevu alır ona göre öpüşürüz, Isak Jonas Keyser."

"Siz, artık sevgili misiniz?" Martha'nın hevesli sorusuna karşı Tutku utanıp bakışlarını Giray'a çevirdi. Giray, Tutku'ya gülümseyip öne doğru eğildi ve Tutku'yu yanağından öptü.

"Sanırım, öyleyiz."

"Ay, çok romantik." Hilde, yüzünde sırıtışla başını Pamir'in omzuna yasladı.

"Kjæreste, biz daha romantiğiz." Pamir, Hilde'nin başına öpücük kondurdu.

"Öyleyiz, Kjæreste."

"Aşırı romantizminizden ötürü, kusabilir miyim?" Diyip öğürüyormuş gibi yaptım. Tüm bakışlar beni bulunca, "ne? Elimiz ayağımız bağlı. Tepemizde bizi öldürmek için bekleyen silahlı adamlar var. Kaldı ki, her an ölebiliriz. Kurtulmak için plan yapacağımıza siz, gözümün önünde birbirinizi seviyorsunuz."

"Ölüyorum anlasana. Gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar. Ben, işkenceler içinde kıvranırken onların, mutluluğundan ölüyorum." Giray'ın dile getirdi Bihter Ziyagil repliğine karşın göz devirip ayağımla ayağına tekme attım.

"Ha ve ha. Çok komiksin. Buradan kurtulunca hatırlat güleceğim. Boşa gitmesin."

"Tamam, Mahur Ziyagil." Herkes gülerken Martha ve Jonas olaya Fransız kalmış bakışlar atıyorlardı. Anlamamaları normaldi. Norveçli ne bilsin, Bihter Ziyagil'i?

"Konumuza odaklanabilir miyiz?"

"Mahur haklı." Martha, beni onayladığında gergince gülümseyip boğazımı temizledim ve hissettiğim suçluluk duygusuyla bu sefer, konuyu değiştiren ben oldum. Sıkıntılı bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Hilde. Giray. Doğru zaman mı, bilmiyorum ve bir daha söylemeye fırsatım olur mu, onu da bilmiyorum. Ama şunu bilin. Niyetim, asla sizi kırmak ya da incitmek değildi. Sadece, kafam karışıktı. Bu aralar, kendimle büyük bir mücadele içindeyim. Ne yaptığımı ve ne dediğimi bilmiyorum. Aslına bakarsanız, son zamanlarda kendimi tanıyamıyorum..." Dudaklarımı ıslatıp derin bir nefes aldım ve konuşmaya devam ettim. "O an, sanki her şey üst üste geldi ve ben otokontrolümü sağlayamadım. Kendime ve aileme karşı, içimde birikmiş olan öfkeyi istemeden de olsa sizden çıkardım. Bunun için üzgünüm. İkinizden de özür dilerim."

"Sence, ben sana küser miyim be, küçük? Sen benim küçüğümsün. Kıyamam ki ben, sana. Arada tabi ki anlaşmazlıklar olacak. Kim hayatı güllük gülistanlık yaşıyor ki? Bunlar hayatın acısıyla tatlısıyla yaşadıklarımızı kabul ettiğimiz olgunluklarımız. Sana kızarım ya da kırılırım ama asla küsmem. Çünkü aramızda çok özel ve güçlü bir bağ var ve ben, bunun kopmasına izin vermem." Giray'ın söylediklerine karşın, duygulanmıştım. Hatta gözlerim bile, dolmuştu. Giray, ağlayacağımı anlayınca omuz attı, gülümsedim. "Sulu gözlük yapıp ağlayacak mısın?"

"Giray..."

"Şş. Ben de özür dilerim. Daha önce yaşananları göz önünde bulundurarak bunu senden saklamamalıydık. Gelip seninle konuşmalı ve sana destek olmalıydık. Bileklerin için de ayrıca özür dilerim. Ne durumdalar?" Bağlı ellerimi havaya kaldırıp gülümsedim ve şu halde espiri yaptım.

"Bağlılar."

"İşte benim, küçüğüm!"

"Mahur." Hilde'ye baktım. "Sana asla küsmeyeceğimi biliyorsun. Seni ne kadar çok sevdiğimi, kardeşim yerine koyduğumu ve bendeki değerini de. Ayrıca, Giray haklı. Hatalı olan bizdik. Geçmişten ders çıkarıp seninle konuşmalıydık. Üzgünüm." Yüzümde sırıtma derecesinde bir gülümseme oluştu. Konuşmak için ağzımı açmıştım ki, buna engel olundu.

"Kapatın artık çenelerinizi!"

Adamlar, bir an da ayaklanıp yanımıza geldiler. Sırayla hepimize göz gezdirerek, "vakit geldi. Önce kimin öleceğini seçin bakalım. Yoksa kura mı çeksek? Eğlenceli olur." Dedi esmer olan.

"Bence onlar seçsin. Daha heyecanlı olur. Gerilim ve yalvarma kısmı en sevdiğim kısım."

"Pekâlâ, seçin bakalım. İlk kim ölecek?" Dediğinde sarışın olan, karnımın içinde korkudan bir şeyler oynamaya başladı. Altıma yapmasam iyi.

"Ben seçtim! Siz!" Diyip, kapıda dikilen adam HK416 taarruz tüfeğiyle adamları taradı. Dehşet içinde yere düşen ölü bedenlere ve üzerimize sıçrayan kanlara baktım. Sonrada uzun boylu, kumral saçlı, mavi gözlü ve beyaz tenli olan adama.

"Sonunda be!"

"Hoş geldin adamım!"

"Hoş buldum, adamım!"

Adam Rönesans dönemi selamı verirken kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. O esnada Jonas, Pamir, Giray, Hilde ve Martha hem ellerindeki hem de ayaklardaki iplerden kurtulup benim elimdeki ve ayağımdaki ipleri çözüyorlardı. Madem baştan o iplerden kurtulabileceklerdi, o halde ne diye yaşandı bunca stres, sıkıntı, korku, endişe ve drama? Martha, yerinden doğrulup hızla adama doğru koştu ve genç adamın kucağına atladığında öpüşmeye başladılar.

"Seni çok özledim, mann."

"Ben de, dame!"

"BK! Yakında görüşeceğiz!" BK kimdi? Ve Giray neden cesetlere doğru eğilmiş bağırıyordu? Tanrım ölüydü, onlar! Duyamazlardı ki!

"Lokman, ver müziği oğlum! Şu hadsizlere karşı zafer dansı yapacağım! Sen de iyi izle, BK! Yakında yüz yüze olacak bu zafer dansı!"

Giray'ın dediğine karşın Pamir telefonundan rastgele hareketli bir müzik açtı ve Giray'la birlikte oynamaya başladılar. Martha'nın kucağına atladığı yabancı da Martha ile birlikte onlara eşlik ederken; Tutku ve Hilde'de onlara katıldı. Jonas, tüm bu olanları gülümseyerek izlemekle yetindi. Bense, nereye düştüm ben, dermişim gibi bakıyordum onlara.

"Herkes duysun! Martin Korludağ geri döndü!"

Martin Korludağ mı? Martin Korludağ bu muydu? Ölmemiş miydi? Yaşıyor muydu? O halde Jonas ve diğerleri katil değil miydi? Pekâlâ, o zaman katil kimdi? Gerçekten bir ceset var mıydı? Daha da önemlisi ben o gece ne görüşmüştüm? Ve tüm bu yaşananların, 2013 yılındaki olayla bağlantısı neydi? Tanrım! Neler oluyordu?

-venusdarca

BİRSAM | YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now