55.BÖLÜM

125 35 44
                                    

(Bölüm Şarkısı: Birsen Tezer - Delikanlı)

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

(Bölüm Şarkısı: Birsen Tezer - Delikanlı)

Eli sedyeden aşağı düşerken duvara hırsla bir yumruk attım. Hızımı alamayıp peş peşe yumrukları duvara geçirirken kendime kızıyordum. Böyle olmamalıydı. Böyle sonlanamazdı bizim hikayemiz. Tanrım! Bu nasıl bir acıydı, böyle? Kalbim neden bu kadar ağrıyordu? Sanki biri elini göğsümün içine sokup kalbimi avucunun içine alarak sıkıyor ve beni nefessiz bırakarak öldürmeye çalışıyordu. Ama ben, ölmüyordum. Can çekişiyordum. Yaşamak için çabalıyordum.

Çünkü yaşanacak onca şey varken onu yaşamayı seçmiştim ben. Hissedecek çok duygu varken onu hissetmeyi seçmiştim, ben. Tüm bu enkazın altından onunla kalkıp ona sığınmıştım, ben. Şimdi beni öylece bırakamazdı. Benden vazgeçemezdi. Uyanacaktı. Uyanmak zorundaydı. Yeniden başlamak için uyanmak zorundaydı. Güzel anılar biriktirmek için uyanmak zorundaydı. En çokta bizim için uyanmak zorundaydı... Uyanacaktı ve anlatacaktı. Ben, susup o, dakikalarca konuşurken her baktığımda kaybolduğum mavi gözlerinde, melodi misali kulağıma ulaşan sesinde ve gülünce yeşeren gamzelerinde kendimi bulacak, yeniden nefes alacaktım.

"Kes artık, şunu!" Martin, sinirle ellerimi tutup beni duvardan uzaklaştırırken hırsla ona doğru atıldım ama Pamir buna engel oldu.

"Böyle yaparak ne ona ne de kendine yardımcı oluyorsun, Jonas! Sadece kendini yıpratıyorsun!"

"Hepsi benim suçum!" Diye ellerimi iki yana açıp bağırdığımda Giray araya girip omuzuma dokundu ve sıvazladı.

"Sakin ol, Isak." Donuk bakışlarım Giray'ın bakışlarıyla kesişti. Genelde ciddi ya da acı çektiği zamanlar ilk adımla seslenirdi, bana. Acı bir şekilde gülümsedi ve devam etti. "Hiçbir şey senin suçun değil." Onu ittim. Boşluğuna denk gelmiş olmalı ki sendeledi.

"Ne sikim biliyorsunuz, he! Ne sikim? Benimle konuşmak istedi! Dinlemedim onu! Herkesin içinde aşağıladım ve siktir olup gittim ama o pes etmeyip peşimden geldi ve ben yine ona engel olup onu ittirdim! O narin bedeni yerle buluştuğunda bana bir bakışı vardı, o an kendimden nefret ettim! Hatta kendimi boğmak istedim! Ama onun yerine yine ne yaptım, biliyor musunuz? Dinlemedim! Onu orada öylece bırakıp siktir olup gittim! Çünkü ben adi şerefsizin tekiyim!" Ellerimin tersiyle gözyaşlarımı silip burnumu çektim ve sırtımı duvara yaslayarak yere oturdum.

"Onu dinlemeliydim! Dinlemeli ve gerçeği öğrenmeliydim! Bana bakarken gözlerindeki o ışığı her zaman gördüm! Bir gece de duyguları değişemezdi! Anlatmak istedi! Anlatmak istedi ama ben anlamak ve dinlemek istemedim! Aptalım! Aptal!" Ellerimi saçlarıma daldırdığımda içeriden çıkan hemşireyi görünce ayağa kalkıp öne atıldım.

"Durumu nasıl? İyi mi? Yaşayacak mı? Bir şey söylesenize! Susmayın!"

"Jonas, sakin ol." Giray, beni hemşireden uzaklaştırırken hemşire birkaç adım korkuyla geriledi.

BİRSAM | YARI TEXTİNGOnde histórias criam vida. Descubra agora