58.BÖLÜM

235 37 20
                                    

33 YIL SONRA...

(Bölüm Şarkısı/1: Incibus - Dig)

15 Mayıs 2050/Pazar
Norveç/Oslo Mentalslykehus

"Devamında ne olmuş? Mahur'un çocuklarına ne olmuş?"

"Mahur'un çok güzel bir kızı ve çok yakışıklı bir de oğlu olmuş. Bunlar büyümüşler, okumuşlar, iş sahibi olmuşlar ve sonra da evlenmişler. Şimdi, bir de çocukları varmış. Bu kitabı da onlar yazmış."

"Güzel yazmışlar. Güzel anlatmışlar. Ama..."

"Ama?"

"Ama kimsenin bilmediği bir şeyi yazmayı unutmuşlar." Dedim düşünceli bir şekilde gülümserken. Karşımdaki genç kadın ve genç adam merakla bana baktılar.

"Neyi?"

"O gün, Jonas öldüğünde Mahur'a verilen cüzdandan çıkan resmi. Jonas, Mahur'un vesikalık resmini hep cüzdanında saklamış. Neden biliyor musunuz?" Mahzunca gülümsedim. Elim, istem dışı yıllardır boynumda kolye olarak asılı olan yüzüğe gitti. Güç almak istercesine kolyenin ucundaki yüzüğü sıktım.

"Neden?" İkisinin de gözleri dolmuştu ve bana, bakarken sanki 55 yaşında bir kadına değil de 5 yaşında küçük bir çocuğuna bakıyorlarmış gibiydiler. Bakışlarında şefkat barınıyor, özlem yatıyordu.

"Çünkü en değerliler en derinlerde saklanırmış. Jonas öyle söylemişti. Bakın, ben de onu en derinimde saklıyorum." Diyip, elimi kalbime götürdüm. Üçümüzün de gözlerinden yaşlar süzülürken genç kadın ve genç adam aynı an da ayağa kalkıp yanıma geldiler. Tam karşımda durduklarında eğilip sıkıca sarıldılar ve başıma birer öpücük kondurdular.

"Babam, çok ince ruhlu bir insanmış. Seni çok güzel sevip saklamış, anne."

"Ve sen de aynı şekilde çok zarif ruhlu bir kadınsın. Babamı çok güzel sevip saklıyorsun, anne."

Gülümsedim. Ben bir insandım. Herkes kadar, insan. Ben bir kadındım. Çok şey yaşamış ama hayatı, hiçbir zaman ona ait olmamış bir kadın. Ben bir anneydim. Çocuklarına annelik yapamamış bir anne. Ben bir sevgiliydim. Sevgilisi öldürülmüş, yarım kalmış bir sevgili. Ben bir arkadaştım. Arkadaşları elinden alınmış bir arkadaş. Ben bir evlattım. Bir ablaydım. Ailesinin vazgeçmeyip sonuna kadar direndiği ama asla kazanamadığı bir evlat. Abla. Ben bir yaşamdım. Kaybolmuş bir yaşam. Ben bir piyondum. Başkaları tarafından, hayatı kurgulanmış ve bilmeden benim tarafımdan, yaşanıp oynanmış bir piyon. Ve ben, bir deliydim. Sadece deli. Tüm yaşadıklarımın nedenlerini hâlâ daha bilmeyen ve sadece, çocukları için yaşayan bir deli...

(Bölüm Şarkısı/2: LP - One Last Time)

"Mahur Safir Taşkın. 3 Ekim 1995 yılında İstanbul, Türkiye'de dünyaya gelmiş. Hukuk fakültesi mezunu. Hasta da farklılaşmamış şizofreni tip 1 ve tip 2'nin bazı belirtileri mevcut. İlk bulgu 18 yaşında ortaya çıkmış. Aynı zamanda dissosiyatif kimlik bozukluğu da ilk o zaman oluşmuş ama mevcut durumu 22 yaşına kadar fark edilmemiş." Uzman psikiyatr, yeni stajyere hasta hakkında yeniden raporlama bilgi verirken; yeni stajyer dalgınca sordu.

"Ama çocukları... Çocuklarının yanında normal bir psikolojiye sahip gibi. Bu çok garip, profesör. Böyle bir vakayla ilk defa karşılaştım. Yani, bazı hastalar da bazen görülebiliyor bu durum tabi ama son 2 hafta da onda gözlemlediğim şey; çocukları yokken gerçekten hastalık belirtilerini gösteriyor. Hatta, bazen deli olduğunu bile düşünüyorum ama çocukları yanındayken bilinçli bir ebeveyn gibi davranıyor, konuşuyor ve bir anne şefkatiyle onları sarıp sarmalayıp seviyor. Hatta, bana ve diğer 3 stajyere de öyle yaklaşıyor. Bu tuhaf hissettiriyor. Ve garip bir şekilde huzur veriyor. Ben anlamıyorum. Bir hikayesi var ama kesinliği yok. Kaçırdığım ne olabilir?" Yeni stajyerin sorusuyla birlikte yanlarına gelip onlara katılan diğer 3 stajyer de yeni stajyeri destekledi.

BİRSAM | YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now