7- ✴HUZUR✴

30.4K 985 994
                                    

Öyle güzel baktı ki,
Gökyüzünü gözlerine sığdırmış gibi.
___________________💦

"Efsun, hey!"

"Efsun uyansana, Efsuun!"

Uyurken kolumdan dürtüldüğümü hissettim. Gözlerimi açtığımda Tuğçe başımda durmuş bana sesleniyordu.

"Çok şükür uyanabildin. Hadi, kalk. Sen uyurken her şeyi ben yapmak zorunda kaldım. Kalk bari sen ikimize sofrayı kur. Geleceğim ben de birazdan."

Yatağımda doğrulup oturdum.

Kaç saat uyudum ki ben?

"Tamam, ben hazırlarım."

"İyi." diyerek arkasını döndü. O hızlı adımlarla odamdan çıktı.

Gözlerim saati bulduğunda 6 olmuştu. Dışarıya baktığımda hava kararmıştı.

"Nasıl bu kadar uyuyabildim ben ya? Offf!"

Yataktan kalkıp ayakkabılarımı giydim. Aynadan saçlarımı da düzeltip odadan çıktım.

Merdivenlerden inerken Ali ve Yavuz yemek yiyordu. Yavuz'un bakışları kısa bi an beni bulmuş tekrar önüne dönmüştü. Ama Ali'nin gözleri hala bendeydi. Öyle ki mutfağa giderken bile sırtımda bakışlarını hissedebiliyordum.

Mutfağa girdiğimde önce bir etrafa göz atıp sofrayı kurmaya başladım.

Tenceredeki yemekleri tabaklara koyup masaya bırakmıştım. Bardakları ve kaşıklarıda halledip oturmuştum.
'Tuğçe'yi beklesemiydim ya da başlasamıydım?' diye düşünürken Tuğçe gelmişti bile.

Hiçbir şey söylemeden gelip karşıma oturdu. Bende kaşığımı alıp pilavdan bir kaşık yedim. Sessiz bir şekilde yemeğimizi yemiştik. Tuğçe'nin yemeği yapmasına karşın;

"Ellerine sağlık." dedim

"Rica ederim. Lütfen bir daha bu saate kadar uyuma olur mu? Yoksa bozuşuruz."

"Bir daha bu kadar uyumam. Dün gece çok geç uyumuştum. O yüzden olmalı. Özür dilerim."

"Sorun değil. Neyse ben gidip içerdeki tabakları getireceğim. Sen de bulaşıkları makineye atar buraları toplarsın."

Başımı sallayarak onayladım.

Tuğçe mutfaktan çıkarken ben de kalkıp masayı toplamıştım. Tuğçe tüm tabakları tezgaha bırakıp gitmişti. Ben de tabakların çöplerini aldıktan sonra makinaya dizmiş, çalıştırmıştım. Etrafı temizledikten sonra mutfaktan çıkmıştım.

Yapacak bir şeyim kalmamıştı. Bende ormanın muazzam güzelliğini izlemek için büyük boydan camın önünde durmuş ağaçları izliyordum.

Burası gerçekten harikaydı. Saatlerce burada durup izleyebilirdim. Huzur verici görüntüye daldım. Bir süre camın önünde dikilmiş etrafı izlemiştim. Arkamdan adım sesleri duyarken arkama baktığımda Ali'nin merdivenlerden elinde dosyalarla indiğini gördüm.

"Efsun, bana bir kahve yapar mısın?"

"Tabi, Nasıl içersiniz?

"Sade"

"Hemen getiriyorum." yönümü mutfağa ilerlettim. Ali ise salona gidip siyah koltuğa oturdu.

Mutfağa girip hemen sabah çıkardığım yerleri hatırlayarak cezve ve kahveyi çıkardım. Kahveyi pişirip fincana doldurdum. Bu kez köpüklü olmasına dikkat etmiştim.

Sabahki olayı bi de Ali'yle yaşamak istemedim.

Elime kahveyi alıp mutfaktan çıkıyordum ki önümde Tuğçe belirdi.

TUTSAK  Where stories live. Discover now