49-✴Yeni Başlangıç✴

7.8K 273 92
                                    

Yolun ortasında vazgeçmek istediğin an. Daha yüksek sesle bağır. Ne olmuş yani?

BTS ~ So What~

Bugün bir doktor olarak çalışacağım hastanenin ilk günü. Karşımdaki koskocaman hastanenin önünde durmuş bakarken buraya gelmek için ne kadar çok çabaladığımı emek verdiğimi hatırlıyorum. Öyleki Ali ile aynı evde yaşamamıza rağmen onunla pek fazla vakit geçirememiştim. Saatlerce ders çalışıp nerdeyse sağlığımı bozacak kadar kahve tükettim. Her şeye rağmen istediğimi elde ederek Babama verdiğim sözü tutmak çok gurur vericiydi. Keşke ona kazandığımı söylemek gibi bir mümkünatım olabilseydi.

"Efsun Hanım!" Bakışlarımı hastaneden çekerek sesin geldiği yöne bakındım. Hastanenun giriş kısmında asistanlarımdan biri olan Cemre'yi gördüm. Yanıma gelmeden giriş kapısında beklemeye devam ederken adımlarımı ona doğru ilerlettim. Cemre omuzlarına kadar uzun, kahverengi saçları olan, gözleri siyah, zayıf gencecik bir kızdı. Benim de bir zamanlar onun gibi olduğum zamanlar hızlıca zihnimden geçip giderken yanına varmıştım. "Ne oldu Cemre?" Az bir endişe dolu sesi ile konuştu.

"Acil de kalbinde aşırı sancıyla gelen bir hasta var." Cemre'nin söylediğiyle koşar adımlarla hastaneden içeri girdim. Her tarafı beyaz renklerle dolu olan koca hastanenin geniş koridor kısmından geçerek Acil yazan büyük odaya girdim. Hemşirelerden biri beni görerek el işareti ile ileride sağdaki perdesi örtülü olan yatağı göstermesiyle oraya ilerledim. Kapalı beyaz perdeyi çekerek gördüğüm kişiyle şaşkınlık ve endişe dolu bir his içimi kapladı.

"Ali" gözleri beni görür görmez parıldarken oturduğu yatakta ayaklarını sarkmış yayvan bir şekilde oturmuş bana bakarak sırıtıyordu. Bir kaç adım atarak hemen dibinde durdum.
"Noldu iyi misin? Endişe dolu sesimle sorarken yüzüne ve vücuduna bir şey olmuş mu diye kısaca bakındım. Gözlerim gözlerini bulurken bana hala sırıtarak bakıyordu.

"Doktor Hanım kalbimde derin bir sızı var." Elimi kaldırarak beyaz gömleğinin üzerinde kalbinin üzerine doğru avucumu bastırdım. Kalp atış hızı avucumun altımda hızla atarken vücudum kısacık bi an irkilmiş gibi oldu. "Tam olarak neresinde acı var?" Sorgulu gözlerimle ona bakarken o benim aksim şeklinde gülümseyip duruyordu. "Çok derinde."

"Başka bir yerin acıyor mu?" İşte o an Ali'nin söylediğiyle benimle oyun oynadığı anladım. "Evet, dudaklarımda seni uzun zamandır öpemediği için sızlıyor." Kalbindeki elimi hafiften kaldırıp omuzuna hafifçe vurdum. Bu onda hiçbir etki yaratmazken kollarımı göğsümde bağlayarak hafifçe kaşlarımı çatarak baktım.

"Ali beni neden meşgul ediyorsun? Ayrıca daha sabah öptün beni." Çatık kaşlarımı bozmadan bakarken o ise elini uzatarak belimden tuttu. Bedenimi kendine doğru çektiğinde aramızdaki mesafe bacaklarının arasına girmemle kaybolmuştu. "Kalbim yoğun işinden, seni göremediği için acıyor. Dudaklarım ise sana doymuyor bu benim suçum mu Efsun?" İstemsiz bir şekilde sırıtmadan duramadım. Bağladığım ellerimi çözerek Ali'nin boynuna sardım.

Alnımızı birleştirirken Ali belimi kendine doğru yaslayarak bakışlarını dudaklarıma dikerken ben ilk adımın onun yapmasına müsaade etmiştim. Ali'nin dudaklarıma dudaklarımı bulacakken arkamdan sesini duyduğum kız sesi ile hemen başımı geriye doğru çekerek arkama baktım. Perdeyi hafiften açmış tedirgin biçimde gülümseyen beyaz önlüklü hemşireyi gördüm.

"Efsun Hanım, bir hastanın ailesi hasta hakkında durumunu merak ediyor gelebilir misiniz?"

"Tamam geleceğim." Hemşire benden aldığı onayla perdeyi kapatıp giderken bem de önüme döndüm. "Gitmeliyim Ali."
"Neden sürekli rahatsız ediliyoruz?" Ali sertçe nefes verirken beni bırakmadı. "Rahatsız edilmiyoruz. Sadece mekan uygun değil o kadar." Ali başını iki yana hafifçe sallayarak konuştu;

TUTSAK  Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon