BÖLÜM 11

9.2K 444 63
                                    

ikimiz de yan yana, onun kolu benim omuzuma dolanmış bir şekilde üzerimizde bir pikeyle sessiz sedasız oturuyorduk. soracağı sorular olduğunu bilsem de onları toparlamaya çalıştığı için sustuğuna emindim. bir yandan pembe pijamamın kolundan çıkan iplikle oynarken bir yandan da düşünmeye çalışıyordum.

"nasıl geçti" diye mırıldandım tedirginlikle soruları unuttuğunu düşünmek isteyerek.

"iyiydi" dedi benim gibi "sen de olsan daha iyi olurdu ama..." derin bir nefes alıp pişmanlıkla fısıldadım.

"özür dilerim" başını yukarı aşağı salladıktan sonra derin bir nefes aldı ve boşta olan eliyle saçlarını karıştırıp başını geriye attı. aramızdaki gerginlik her şekilde hissediliyordu. çenesi seyirdi, tam iki kez ve bu, aklımda tehlike sinyallerinin çalmasına neden oldu.

"ne oluyor dolunay" sesi kendinden emin ve oldukça sertti.

"bir şey yok"

"yalan söyleme" bu sefer daha yüksek çıkmıştı sesi ve onun yanına sinmeme neden oldu. şu an bir destekçiye ihtiyacım vardı, bana bağıracak birine değil. derin bir nefes alıp kıpırdandı ve elini yanağıma değdirdi.

"özür dilerim"

"dileme" dedim pişmanlıkla. "Haklısın, özür dilemesi gereken benim"

"Kabul ediyorsun işte. Ne olur söyle, üstesinden geleceğimize eminim" başımı iki yana salladım.

"Gelemeyiz"

"Geliriz. Dolunay ne olur yapma böyle. Nelerin üstesinden geldik biz? Baban, saçma sapan şirket kuralları, biyolojik annen, tehditleri, ayrılık. Ne yaşamadık biz? Bir şekilde neyse bunun da üzerinden geliriz" başımı yavaşça göğsüne yasladım. Böyle bir tepki beklemediği için başta şaşırsa da sonra saçlarımı okşadı.

"Sadece" dedikten sonra susmak zorunda kaldım çünkü devam edersem hıçkırarak ağlayacaktım. Çenesini başıma yasladığında biraz daha iyi hissettim kendimi.

"Sadece... şimdi konuşmak istemiyorum. Her şey üst üste geldi ve... yoruldum." İç çekti.

"Biraz zaman geçince, anlatacaksın o zaman" başımı sallayıp gözlerimi kapattım.

"Anlatacağım"...

********************

Sabah uyandığımda koltukta değil, uluayın yanındaydım ve onu inceleme fırsatını bulmuştum. Benim gibi bir laneti hayatında istememesi çok daha iyi olurdu, onun hayatına bulaşmamış olmam, pisliğimle onu da kirletmemem.

Ama olan olmuştu...

O benim gibi bir pisliği hayatına bulaştırmıştı ve kurtuluşu var mıydı? Ona emin değildim.

Sonraysa kahvaltı yapmıştık, aslında dördü yapmıştı ve ben de yiyormuş gibi görünmeye çalışmıştım. Psikolojik olarak hala midem bulanıyormuş gibi hissediyordum.

Arada bir burakla ede tedirginlikle iyi olup olmadığımı ölçmek için bana baktığında iyi olduğumu belirtmek için onlara bakıyor ve ne yapıyorsam onlarla ilgilenmeye devam ediyordum.

Şimdi ise televizyonda yine o muhabir kadın, bu kez kırmızı bir elbiseyle üçünün konserinden anıları paylaşıyordu ve biz de onu izliyorduk. Ellerini kavuşturup kameraya doğru bir adım attı.

"Ve geriye, tıkış tıkış olan o konserden bu eğlenceli görüntüler kaldı. Fakat anladığımız üzere Ege' nin omuzunda taşıdığı kız ne konser alanında, ne de sahne arkasında görülmedi. Sizce tartıştılar mı? Görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz" ege sinirle oflayıp kendini geri attı.

OYUN 2 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin