Dirty Hands

270 56 23
                                    

Louis kucağında ağlayarak uyuya kalmış oğlana baktı. Gözlerinin altı şişmiş, yüzü kızarmış hâlâ titreyek elindeki iki parça olmuş battaniyeye sarılmış bir şekilde uyuyordu. İç çekerek elinin tersiyle saçlarının bir kısmını yüzünden çekti. Elini ayırmadan dokunduğu buz tutmuş teni hafifçe okşadı. Yeşilleri ıslatan her gözyaşı tane tane Louis'nin omzuna dökülmüştü dakikalar boyunca. Louis, şimdi o yükün altında eziliyordu. "Daha onun yükünün yaşlarını bile kaldıramıyorum." Diye düşündü. Solgun yüzünde karanlığı deler gibi parlayan gözleri, kulak hizasına düşmüş koyu kıvırcık saçları... Kollarını sıksa yok olacakmış gibi hissettiriyordu. Beyaz bir gelincik gibi, ıssız bir sokağın en ucundaki tek sokak lambası gibi, gökyüzünde kanat çırpan bir güvercin gibiydi. Dokunsa kaybedecek, dokunmasa içi yanacaktı sanki.

Başını geriye attığında ön tarafta oturan Zayn ile göz göze geldi. Bir açıklama bekleyen bakışlarını anlıyordu ancak kucağında battaniyesine sarılmış Harry varken, her hareketi onu incitir mi diye düşünürken bir açıklama yapmayacaktı. Zayn, inatla bakmaya devam edince dudaklarını oynatarak 'Sonra.' Dedi sadece. Zayn, rahatsızca arabadan inip arka tarafın kapısını sertçe açtı. Merakı giderilmediği için tavır koyuyordu belli ki. Louis, onu umursamayarak Harry'yi sarsmamaya çalışıp arabadan indi. Kucağında çok hafif zıplatıp tutuşunu düzeltti. Zayn'in öfkeli gözlerine buruk bir gülümsemeyle baktı. Kendisi hiçbir şey bilmiyorken anlatabilecekleri sınırlıydı. Ne diyebilirdi ki?

"Kapıyı da çalar mısın?"

Zayn, bir 'Evinden çocuk kaçırdım çünkü aşırı mantıklı bir sebebim var, tıpkı herifin tekinin kafasını duvara vurarak yarmamın aşırı mantıklı bir sebebi olduğu gibi.' Konuşması alamayacağını anlayınca oflayarak iki katlı evin kapısına ulaştı. Kapıyı çalıp birinin açmasını bekledi. Louis, onun arkasında bekliyor, Harry'nin uyurken bile korkmuş gibi duran yüzünü izliyordu.

Kapı açılınca Jay'in şaşkın sesi duyuldu.
"Zayn? Hoş geldin, Louis evde değil."
Gözleri Zayn'in arkasına kayınca oğlunu kucağında genç bir oğlanı taşırken gördü. Kaşları çatılırken tepki verememişti önce.
"Biliyorum çünkü son iki saatimi arkasını toplamakla geçiriyordum. Sağ olsun özellikle bugün hayatımıza bir aksiyon katmak istemiş. Ne monoton oldu bu hayat dediyse demek ki adamın birinin kafasını-"

"Zayn!"

Louis, yükselen sesiyle kucağındaki bedenin büzüldüğünü farkedince kendine küfürler etti. Harry, kıpırdansa bile gözlerini açmadı, Louis tuttuğu nefesi rahatlayarak verip boşboğaz arkadaşına döndü.
"Detaylara çok takılmıyor musunuz avukat bey? Bunları daha sonra da konuşabiliriz."
Annesine kısaca baktı.
"Merhaba anne. İyi geceler anne, iyi geceler Zayn."

Hızlı adımlarla eve girip ayakkabılarını ayaklarını birbirine sürterek çıkarttı. Bir sürü sorunun muhattabı olmak istemediğinden kaçar gibi aceleyle merdivenleri çıktı. Kucağındaki meleği yatağının üzerine dikkatle yatırdı. Harry, direkt bacaklarını kendisine çekip battaniyesinin iki parçasını göğsüne doğru bastırdı. Louis, karşısındaki ürkek ama bir o kadar masum sahneye gülümsemeden edemedi.

Yatağın kenarına çöküp Harry'nin güzel yüzüne baktı. Evet, güzeldi. Çok güzeldi... Sertçe yutkunup aklını dağıtmak istese de, o bir sanat eseri gibi dururken kendini durduramaz gibi hissediyordu. Öylesine masum duruyordu ki, oturup onu izlerken kendi günahlarınıza ağlayabilirdiniz. Ve öylesine ızdırabı yüklenişi belliydi ki, kendi dertlerinize onun önünde utançtan boynu eğebilirdiniz. Eli kararsızlik içinde, soğuk yüzüne dokundu. Dokunduğu anda hem kendisinin hem onun teni ısınmış da ikisi o ufacık temasta yok oluyormuş gibi hissetti. Birinin saçlarını okşamaya korkar mıydı insan? Yüzüne elini süremeyecek kadar dokunulmazmış, eşsizmiş gibiydi gözünde. Dokunmaya korktuğu meleğe neler yapmışlardı?

Ice Angel-LSWhere stories live. Discover now