Golden

213 20 6
                                    

Louis, evin dışında bir eli Harry'nin elindeyken kulağına tuttuğu telefona doğru fısıldayarak konuşuyordu neredeyse. Eve gelmişlerdi ancak evde Harry'nin annesi gibi bir unsur vardı ve Louis, Zayn'den bilgi almadan kesinlikle o eve adımını atmayacaktı. Harry'ye kiminle konuşacağını söylemeden telefonu kulağına götürmüştü. Sonunda cevaplanınca belli etmemeye uğraşarak konuşmaya başladı.

"Alo?"
"Louis? Neredesiniz siz? Şu evde bulunan kadronun farkındasın değil mi? Uyandığımızdan beri evde gerginliğin kokusu var. Bak, gerginliğin kokusu diyorum hatta tadını da alabiliyorum sanki. Kahvaltı edecek olduk, Niall ve Liam yemek yerine Harry'nin kan bağı olan 'mükemmel' insanları yediler gözleriyle. Hayır, ikisi de geri kalmıyor. Aynı şekilde karşılık veriyorlar. Bir tane zeytin yiyeyim dedim, ağzıma atarken hepsi bana döndü. Burnumdan çıkacaktı zeytin-"

"Tanrı aşkına! Nefes al."
"Ya boşver şimdi benim nefes problemlerimi, ne olur eve gelmek üzereyiz falan de."

Louis, gözlerini devirip başını iki yana salladı. "Kapının önündeyiz."
"Kardeşim benim be! Hani, bir yüzünü göreyim! Tanrım, annemi bile görmek istiyorum şu an! Biraz daha tek kalsaydım bunların arasında, annemi arayıp anne gel beni al diyecektim!" Kapı açılıp kulağında tuttuğu telefonla kurtulmuş gibi gülen Zayn, belirince Louis gözlerini kapattı, telefonu indirip başını öne eğerek iç çekti.

Harry'nin elini bırakmadan eve doğru ilerledi, kapıdan geçerken Zayn'e sinirle baktı. Kulağına doğru yaklaşarak Harry'ye duyurmamaya uğraştığı şekilde konuştu. "Sadece, eve girmeden ortalık ne durumda ona göre gelelim diye sormak istemiştim." Geri çekilip samimiyetten yoksun gülümsemesiyle durdu. "Ama canım kardeşim, asla izin vermiyor!"

Salona doğru ilerlediler. Bir noktadan sonra yanındaki bedenin kasılışından, parmaklarının dolandığı elin sıkılmasından, Harry'nin saklanır gibi ona yaklaşmasından ve rengi atan yüzünden henüz gözlerini çevirmediği salonda olduklarını anladı. Islanmaya her an müsait gibi duran zarif yeşiller kendisine döndüğünde burada olacak kadar, onlarla konuşacak kadar dayanıklı olmadığını gördü. Harry'nin narin bedeni, ölümcül dalgaların içinde yeni doğruluyordu ve Harry tam da o an tekrar boynunu eğip ağlamak istiyordu.

Kendisine benzeyen kadın varoluşunu sorgulatıyor, yüzlerce 'Neden?' Sorusunu boğazına diziyordu. Arka arkaya dizilen sorular, ucu sivri bir bıçak gibi birleşip sesini kesiyordu. Harry ne sorabiliyordu, ne içindeki kanama yüzünden ayakta durabiliyordu, ne gidebiliyordu, ne de bir adım atabiliyordu. Tutunamadığı dal, sarılamadığı kucak, kokusunu bir kez duymadığı beden, ağlayarak bir tek resmine bakıp özlediği insan tam karşısındaydı. İnsan daha önce hiç görmediği birini özleyebiliyordu ve Harry, bunu önündeki kadın için değil de çocukluğundaki anne diye ağlayan küçüğün yaşadıkları için çok iyi biliyordu. 'Artık ağlamam.' Diye sesini duyuramadığı annesine bağırırken ağlıyordu. 'Söz, konuşmam, ses etmem, yaramazlık yapmam.' Diye elindeki her şeyi sunarken başını okşayan bir elin altında şımarmak istiyordu. Ama tüm bunlar için tekrar tekrar yalvarıyor en acısı da 'Beni de alın.' Diye dilerken 'Hiçbir şey istemem.' Diye söyleniyordu. Çocuktu ve uzağında da olsa göreceği annesi için hayalini kurduğu sarılmalardan, sevgi sözcüklerinden, öpücüklerden vazgeçiyordu.

Louis'nin onu kendine getirmek ister gibi elini sıkarak biraz çekmesiyle gözlerini kırpıştırdı, art arda yutkundu ki kursağına dizilen çocukluk hayalleri akıp gitsin. Çoktan ıslanmış kirpiklerine rağmen bir damla düşürmedi. O kadar fazla gözyaşı dökmüştü ki bu kadın için. O kadar çok yalvarmıştı ki boşluğa, duvarlara, gökyüzüne, ulaşabildiği her büyük alana. Çünkü büyük ve berrak olunca sanki daha ulaşılabilir gibiydi küçücük aklında. Gökyüzü bu yüzden hem kendine hem Meleğine yuva olmuştu. Bir damla daha dökerek Louis ile büyüttüğü, göğsünde yeşerttiği her şeye saygısızlık yapmak istemedi. Bu kadının, daha yeni yaşamaya başladığı hayatta bir damla gözyaşının sebebi olmasına izin vermedi. Hak etmiyordu, etmeyecekti. Harry sesini çıkarmasa, aklına kanla kazınmış anılarda çığlık çığlığa ağlayan çocuğun sesi dinmeyecekti.

Ice Angel-LSWhere stories live. Discover now