☦︎︎5☦︎︎

1.1K 120 35
                                    


Gözlerimi açık tutmakta çok zorlanıyordum. Sade bir nikah istememe rağmen annem ve bayan Hye-jin küçük çaplı bir düğün hazırlamıştı. Evin büyük arka bahçesinde verilecek olan kokteyl tarzı küçük düğünde sayılı akraba ve bir kaç dost olcaktı. Bu beni biraz geriyordu ve dün gece bu yüzden hiç uyuyamamıştım.

Düğünden önceki gece annem ve bayan Hye-jin Namjoon ile uyumama izin vermemiş, bunun uğursuzluk getireceğini savunmuştu. Batıl inançtan ibaret olduğunu bilsem bile karşı çıkamamış ve annem ile misafir odasında uyumuştum. Daha doğrusu annem uyumuş bense günün doğmasını beklemiştim.

Daha fazla ayakta duramayarak kendimi odadaki tekli koltuğa atmış ve gözlerimi yummuştum. Biraz kestirsem problem olmazdı herhalde?

"Jung Hoseok! Ne yaptığını sanıyorsun?" Annemin sinirli sesi ile inleyip "Kestirmeye çalışıyorum!" Demiştim. Annemin yanıma geldiğini ve başımda dikildiğini hissetmeme rağmen istifimi hiç bozmuyordum. Annem en sonunda anlıma ufak çaplı bir şaplak atıp "Kalk Hoseok birazdan aşağıya ineceğiz." Demişti.

Sinir yüklü bir inleme bırakıp doğruldum ve anneme bakarak "Neden sadece kendi aramızda bir nikah kıymamıza izin vermediniz ki?" Dedim. Annem ise sadece "Çok konuşmada yürü." Diyerek beni koltuktan kaldırmaya çalışmıştı.

Derin bir nefes alıp ayağa kalkmış ve "Aşağı inme vakti geldi mi ki?" Diye sormuştum. Annem "Sanırım gerçekten kestirdin Hoseok." Demişti. Ardında beraber odadan çıkmış ve bahçeye doğru gitmiştik. Bahçe kapısının önünde beni beklediği belli olan Namjoon vardı.

Annem beni Namjoon'un koluna bırakıp "Bir dakika sonra çıkın dışarı." Demiş ve ikimizide hızla öpüp bahçeye çıkarak dizilmiş sandalyelerden birine oturmuştu. Namjoon iç çekip "Küçük çaplı olayından biraz uzaklaştıkları için özür dilerim." Demişti. Kıkırdayıp "Sadece biraz mı?" Diye sormuştum. Kıkırtılarıma eşlik edip "Haklısın." Demekle yetinmişti ve aramızda geçen bu kısa konuşma sonrasında bahçeye ilk adımlarımızı atmıştık.

Alkışlar eşliğinde beyaz örtü ve sarmaşıklar ile süslenen hangi ara arka bahçeye geldiğini anlayamadığım platform tarzı dev kafes gibi olan yere çıkmıştık. Namjoon ile karşılıklı durmuştuk ve el ele tutuşuyorduk. Rahip geleneksel konuşmasını yapmış ve o malum soruları sormuştu.

"Siz Kim Namjoon Jung Hoseok'u hiçbir baskı altında kalmadan hür iradeniz ile eş olarak kabul ediyor musunuz?" Namjoon gülümseyerek onaylamıştı rahibi. "Evet." Aynı soruyu bana sorulmuştu bu sefer.

"Siz Jung Hoseok Kim Namjoon'u hiçbir baskı altında kalmadan gür iradeniz ile eş olarak kabul ediyor musunuz?" Başımı sallayarak "Evet." Demiştim.

"Bende sizi Tanrının bana vermiş olduğu yetki ile Eş ilan ediyorum." Demişti. Namjoon bu sözcüklerden sonra anlıma derin bir öpücük bırakmıştı ve bu bende geçmişe kısa süreli bir yolculuk yapmış hissiyatı oluşturmuştu.

Aynı sahne, aynı baş rol ve farklı olan tek şey anlımdaki dudaklardı. Woojiin'e ait olan dudaklar. Şimdi ise anlımda Woojin'in izini taşıyan yerde Namjoon'un dudakları dolaşıyordu. Bu beni inanılmaz derecede suçlu hissettirmişti. Halbuki ne Woojin'e ihanet ediyordum nede Namjjon'u kandırıyordum.

Ben sadece bebeğini düşünen hala eşine. Eski eşine aşık yaralı bir omegaydım. Namjoon da artık benim Alfamdı fakat bunu çabucak kabullene bilir miydim bilmiyorum. Düşüncelerimden Namjoon'un kulağıma doğru fısıltısı ile ayrıldım.

"Hoseok iyi misin?" Namjoon'un gözlerine bakıp hafif bir tebessüm ile "İyiyim Namjoon." Dedim sadece. Beni onayladı ve geri çekildi. Sağ elimi bırakmadan beraber platformdan inmemizi sağladı ve asıl kokteyl düğün karışımı olan zor kısım başladı. Namjoon ile sürekli masa masa gezdik ve Namjoon'un iş arkadaşları olsun, ortakları olsun ve bazı akrabaları ile tanışmıştım.

EMBARAZADA DE AMOR / OMEGAVERSE NAMSEOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin