☦︎ 10 ☦︎

972 100 149
                                    


Sessiz sakin geçen günlerimiz huzur doluydu. Nereden çıktığını anlayamadığım bir davet yüzündense huzursuz hissediyordum. Namjoon benimde gitmem için ısrar etmiş ve ev halkının da baskısıyla makyaj aynasının önünde otuyordum şu an.

Tae ve Jimin arkamda ne giymem gerektiği hakkımda tartışırken saçım yapılıyordu. İkisininde seçtiği kıyafetleri giymek istemiyor sadece sade bir takımla gitmek istiyordum. Tabi beni takan kimdi ki?

Gittiğimiz davetin önemli olduğunu biliyordum sadece ama içimde büyük bir huzursuzluk vardı. Hamileliğimin getirisi olan hormonal bozukluktan kaynaklıydı büyük ihtimalle ama içim daralıyordu işte. Elimde değildi.

Namjoon ile en son yaşadığımız yanlış anlaşılma yüzünden huzursuz bir hafta yaşamıştık zaten birde benim davete gitmeme ısrarım yüzünden aramız bozuldun istemiyordum.

Ona bundan bahsetsem sorgusuz sualsiz beni götürmezdi bunu biliyordum ama insanlar konuşuyordu. Onlara koz verip Namjoon'un başını eğdirtmezdim. Derin bir iç çekip biten saçım ile arkama dönmüş ve "ikisinide giymeyeceğim." Demiştim.

Tartışan ikili şaşkınca bana bakıp "Ama Hoseok!" Demişlerdi. Elimi havaya kaldırıp onları durdurmuş "Namjoon ile uyumlu giyinmek istiyorum. Bırakında ben seçeyim." Demiştim. İkiside kıkırdamış ve "Çift olduğunuz belli olsun istiyorsun yani." Demişti Jimin.

Başım ile ikisinide onaylayıp ayağa kalkmış ve giysi odasına ilerlemiştim. Namjoon direk beni evden alacak ve davet alanına götürecekti. Sabah onun takımını iş yerine göndermiştim bu yüzden giyeceklerini biliyordum.

Siyah kumaş pantolonu, beyaz gömleği ve üstünde çiçeği andıran altın rengi desenli siyah ceketi. Uyumlu olmak için bende aynı marka pantolon ve ceket giymiştim tek fark benim gömleğimde siyahtı.

Odaya geçip bir güzel parfüm sıktıktan sonra evlilik yüzüğümü düzelttim ve bir kaç bileklik taktım. Aynadan son kez kendime bakarken jimin ve tae aynı anda "Çok güzel oldun Hoseok." Dediler.

Gülümseyerek "Teşekkür ederim çocuklar." Diyip sıkıca sarıldım ikisinede. İçimden gelmişti bir anda. Telefonum çaldı o an. Bizimkilerden uzaklaşıp yatağın üzerindeki telefonumu aldım. Namjoon arıyordu.

"Alo?" "Geldim ben güzelim aşağı in hadi." O an kala kaldım. Evlendiğimiz günden hatta Tanıştığımıdan beri ilk kez bana sahiplenici bir sevgi sözcüğü söylemişti. Her ne kadar içimde bir yerlerde woojin'e karşı bir suçluluk hissetsemde gülümsemekten geri alamadım kendimi.

Namjoon çok iyi bir adamdı ve beni sahiplenmesi güvende hissettirmişti. "Ne dedi abimde böyle gülüyorsun Hoseok bey?" Dedi imalı ve eğlenen ses tonu ile Tae.

Yanaklarımda hissettiğim sıcaklık ile "Hiç." Dedim sadece. "Gelmişte." aceleyle odadan çıkıp koşturarak kapıya çıktım. Arkamdan gelen gülüşmeler biraz daha utandırmıştı beni. Hızla evden çıktım ve arabada beni bekleyen Namjoon'un yanına bindim.

"Hoseok?" Dedi şaşkınca beni incelerken. Hızla şöför koltuğunda oturan korumaya ithafen "Hadi sür acele et." Demiştim. Telaşım Namjoon'u endişelendirmiş olacak ki korku ile "Bir şey mi oldu Hoseok?" Dedi.

Yan bir şekilde dönüp elini kavradım ve "Önemli bir şey yok. Sadece Tae ve Jimin'in bize yetişmesini istemedim." Dedim. Namjoon aldığı derin nefesi verip elleri arasımdaki elimi öptü. "Bir şey oldu sandım." Dedi rahatlamış ses tonu ile.

Yüzümde oluşan gülücüğü engelleyemedim o an. Açıkçası pekte engellemek istemedim. Yolun geri kalanında ellerimiz hiç ayrılmadı ve tabi gözlerimizde.

EMBARAZADA DE AMOR / OMEGAVERSE NAMSEOKWhere stories live. Discover now