26.Bölüm 🌻🌻

168 166 19
                                    

Iyi okumalar galaksilerim 🌌🌌

Ege koruyucunun dediği şey ile " Ne ama ben merak etmiştim." demişti Iremdeki anahtara bakarken. Koruyucu Ege'ye bakıp " Kendi okuduktan sonra özet geçer ama söylenmemesi gereken yerleri söylemez bu sayede merakın azalır ne dersin." demişti. Ege mecbur bir şekilde "Güzel fikir hadi gidelim o zaman." dedikten sonra şeker şehrine doğru yürümeye başlamışlardı. Herkes kendine verilen konaklama evlerine dağıldığında Irem yanında getirdiği eşyaları bir köşeye bırakıp duş almak için banyoya gitmişti. Sıcak bir duş aldıktan sonra saçını kurutmuş defteri ve anahtarı küçük bir çantaya koyarak Eray'ın kaldığı eve gitmişti. Kapı kilitli olmadığı için kolayca açıp içeri girdiklerinde banyodan gelen su sesini duyup Eray'ın da duş aldığını anlamıştı.  Elindekileri salondaki masanın üzerine koyup mutfak bölümüne geçmiş dolapları kurcalamaya başlamıştı. Dolapların birinde bir kavanoz dolusu çikolatalı çubuk bulduğunda alıp yemeye başlamıştı. Biraz daha dolapları kurcaladıktan sonra bulduğu merve suyunu iki bardağa doldurup birinden bir yudum almıştı. Bardağı yerine bıraktıktan sonra bir çubuk daha alıp ve ağzına almıştı. Diğer elindeki meyve suyunu tezgahın üzerine bıraktığı an arkasından beline sarılan kollar ile dona kalmıştı. Eray çenesini Irem'in boynuna koymuş ve öylece durmaya başladığında Irem küçük bir tebessüm edip ağzındaki çikolatalı çubuğu bitirip yenisini almıştı.

Bir kaç saniye sonra Eray kafasını kaldırıp Irem'i kendine çevirmişti. Irem'in ağzına yeni aldığı çubuktan bir parça ısırıp Irem'i belinden kaldırarak  onu tezgahın üzerine bırakmıştı. Irem'e doğru uzanıp çubuktan bir parça daha ısırmış ve çubuğun biraz daha azalmasını sağlamıştı. Irem Eray'ın yaptığına ağzı kapalı bir şekilde gülüp dudakları arasındaki çubuktan kendisi de bir parça ısırmıştı. Çubuk kısaldıktan sonra Eray çikolatalı çubuğu tamamen dudakları ile Iremden alıp yemişti. Kavanozdan yeni bir tane alıp Irem'in dudaklarına bıraktıktan sonra tekrar parça parça sırayla yemeye başlamışlardı. En sonunda kavanozdaki çubuklar bitince Eray Irem'e uzanıp küçük dudaklara bir öpücük bırakmıştı.  Irem'in yanakları kızarmaya başladığında ve heykel gibi durduğunda bir iki kez daha üst üste öpmüş ve Irem'in yanaklarının daha da kızardığını gördüğünde gülmeye başlamıştı. Eray elini kırmızı yanaklara koyup " Biliyor musun senden çok güzel heykel olur. Heykel olarak işe girmeye ne dersin?" dediğinde Irem Eray'ın omzuna vurmuş ve sonra neden geldiğini hatırlayıp tezgahtan inmeye çalışmıştı. Eray ondan önce davranıp Irem'i kendisi indirmişti.

Irem salondaki masanın üzerindeki küçük çantayı alıp Eray'a göstermiş ve "Hadi defteri açalım." demişti. Eray hızla Irem'in yanına gelip masanın yanındaki kanapede oturmuşlardı. Çantadakileri çıkarıp masanın üzerine koyduktan sonra bir süre deftere ve anahtara bakmış ve Irem eline alıp anahtarı defterin kilidine takmış ve çevirmişti. Defter açılmayınca Eray'a bakmıştı. Eray durumu anladığında defteri alıp kendisi denemişti fakat o da açamamıştı. Anahtarı yanlış
bulma ihtimalleri yok denecek kadar azdı. Irem defteri eline alıp incelemeye başladığında arkasında " Masal" yazdığını görmüştü. Anneannesinin ona küçükken anlattığı masalları düşünmüştü. Hafızasını yokladığında bu zamana kadar gördüğü her şeyi anneannesi olayları değiştirerek masal adı altında anlatmıştı. Ilk koruyucu olduğu günden bugüne kadar gittiği herlerin hepsi küçüklüğünde dinlediği masallarda duymuştu.

Gözlerini kapatıp kendini o günlerde gibi düşünmeye başlamıştı. "Küçük kız arkadaşı ile bir çok gezegen gezmiş her gezegende kendine arkadaş edinmişti. Çok sıkı bağlar kurmuştu. Küçük kızın arkadaşı  gördüğü yerleri unutmamak için her zaman not alırmış. Küçük kızda kendi defterine alırmış ama aldığı notları kimse bilmezmiş. Defterinin anahtarını alsalar bile açamazlarmış çünkü açmak için sihirli sözlere ihtiyaçları varmış." Yatakta yatan küçük çocuk anneannesinin anlattığı şeyi dikkatle dinlemiş ve sihiri sözcükleri duyduğuna sözünü kesip "Abrakadabra mı anneanne?" diye sormuştu. Anneannesi tatlı bir şekilde gülümseyip "Hayır tatlım sihirli sözcükler; You can't stop me lovin myself." demişti. Küçük çocuk duyduğu yabacı sözlerin anlamını merak edip
"Peki bunun anlamı ne anneanne?" diye sormuştu. Anneannesi torununun saçlarını okşayıp " Kendimi sevmeme engel olamazsın anlamı bu. Bunu diyerek anahtarı çevirirsen defter açılır. Sakın unutma olur mu You can't stop me lovin myself"

Koruyucu ( Kitap Oldu)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang