8.Bölüm 🌻🌻

403 361 58
                                    

Iyi okumalar galaksilerim

Hoşlanmak  ile Sevmek
arasındaki
fark nedir?

I

rem kaşlarını çatıp Ege'ye bakmıştı. "Heyy onu sevmiştim." demişti. Ege Irem'e güldükten sonra havuzun ordaki parmaklıkların üzerine oturup "Onlardan
kendin yapmaya başladığında daha çok seveceksin. Şimdi buraya gel." demişti.

Irem havuzun yanına geldiğinde Ege oturduğu parmaklıktan inip havuzun parmaklık olmayan küçük kısma geçirmişti Irem'i. Ege havuza yakın bir yere oturduktan sonra Irem de onu taklit edip yanına oturmuştu.

" Bak şimdi elini suya doğru tut avucun suya baksın. Onu kaldırdığını düşün." demişti. Irem Ege'nin dediği gibi elini suya doğru tutmuştu. Gözlerini kapatıp suyu haraket ettirdiğini düşünmeye başlamıştı. " Sakın gözünü açma. Her ne yapıyorsan yapmaya devam et." Ege Irem'i uyardıktan sonra Irem'in elini tutup biraz yukarı kaldırmıştı. Biraz zaman geçtikten sonra biraz daha kaldırmıştı.

Irem ne olduğunu merak etmeye başlamıştı. En sonunda merakına yenik düşüp gözlerini açtığında yukarıda duran suyun geriye doğru çekilip eski halini aldığını görmüştü.

Ege Ireme " Neden gözünü açtın." dermiş gibi baktığında açıklama yapma gereği duyduğu için " Ne olduğunu merak ettim." demişti. Ege ayağa kalkınca Irem de ayağa kalkmıştı. " Çok güzeldi sudan bir el yükseldi tam senin parmağına dokunacağı sıra gözünü açtın o da korktu." demişti Ege isyan eder gibi.

Eray onların yanına gelip elindeki telefonu onlara göstermişti. " Videoya aldım izlemek ister misin?" demişti. Irem heyecanla kafasını sallayınca Eray videoyu başlatıp ona vermişti. Uzaktan görüldüğü kadarı ile suda önce bir tepecik çıkmıştı. Ege Irem'in elini kaldırdığı zaman suda yükselip aynı Irem'in eli gibi şekil almıştı. Ve Irem gözlerini açtığında geriye doğru gidip eski halini almıştı.

Irem Egeye doğru bakıp " Gerçekten onu korkuttum mu?" diye sormuştu. Ege kafasını evet anlamında sallayıp " Evet ama bu seni tekrar sevmeyeceği anlamına gelmiyor. Hem seni sevdi aldığı şekil senin elinle aynıydı. Tekrar gelicektir." demişti. Irem gülümseyip havuzdaki suya doğru bakmıştı.

" Ege bugünlük ders yeterli ise onu görebilir miyim? Savaş gününe kadar dövüşmeyi de öğrenmesi de gerek. Biliyorsun arenada sadece elementlere güvenip çıkamaz." demişti Eray.

Ege Eray'a doğru bakıp " Doğru bugünlük iyi bir ilerleme kaydetti zaten. Siz gidebilirsiniz. Benim diğer öğrencileri çalıştırmam gerek." demişti.

Irem ve Eray su elementi odasından çıktıktan sonra Usta'nın onlara ceza verdiği odaya gitmişlerdi. Içeri girdiklerinde odanın hala boş olduğunu görmüşlerdi. Eray kaşlarını çatıp " Neden daha gelmedi bu?" demişti sinirle.

Hala Iremde olan telefonu alıp birini aramıştı. " Nerdesin? Olum ben sana bir saat önce mesaj atmadım mı ne demek eşyaları toplayamadım. Getireceğin tek şey denge tahtası zaten. Onu da tek getirmeyeceksin ki. Tamam acele et."

Eray telefonla konuştuktan sonra Ireme dönmüştü " Biraz beklememiz gerek." dedikten sonra bir duvara doğru gidip yere çökmüştü. Irem de onun yanına gittikten sonra Eray gibi yanına oturmuştu.

" Denge tahtası benim ne işime yarayacak?" demişti Irem Eraya bakarak. Eray derin bir nefes aldıktan sonra "Dövüş sırasında denge önemli. Dengeni kaybedersen karışındaki kişiye açık vermiş olursun. Adı üstünde denge tahtası hani şu jimnastikcilerin kullandığı yerden biraz yüksek olan şey var ya ondan önce denge sistemini sağlamlaştırmamız gerek. " demişti.

Koruyucu ( Kitap Oldu)Where stories live. Discover now