•14•

3.3K 137 21
                                    

"O kız benim annemi öldürdü."

"Yapma Akın. Yetmedi mi artık? Çocuk değilsin."

"Ne yapmayayım Kemal? O doğduktan sonra neler oldu! Annemi kaybettiğim yetmiyormuş gibi bir de babamı elimden aldı!"

Öyle söyleyince çok garip olduğunun farkındayım. Akın'ın annesi, kardeşini doğururken ölmüş. Yani Güneş'i...

Aslında ölmeme ihtimali varmış. Yani doktorlar başta hamileliğin çok riskli olduğunu, doğumda anneyi kaybedebileceğinden bahsetmiş. Akın'ın annesi ise doğurmakta ısrar etmiş. Ve doğurmuş. Ama doğururken maalesef hayatını kaybetti.

Bu olaydan sonra babası bir süre depresyona girmiş. Sadece Güneş'le ilgilenmiş. Çünkü karısı Güneş'i ona emanet etmiş. O psikolojiyle Akın'ı düşünmemiş. Yemeğini falan verip hep Güneş'in yanında olmuş. Daha sonrasında biraz düzelmiş bu durum ama yine de Güneş'e ilgisi Akın'a olandan katbekat daha fazla olmuş. Akın da o zamanlar kardeşinden nefret ediyordu. Büyünce düzelir sanmıştım. Ama öyle olmadı.

Tam tersi oldu. 12 yaşındayken Akın evden kaçmıştı. Daha doğrusu birlikte kaçtık. Ben ve o. Daha sonra yanıma abimi de aldım. Bir takım işlere karıştık.

Güneş ve benim ise tanışmamız, her şeyimiz çok başkaydı.

Ben Akın'ın evine hiç gitmezdim. Onunla hep Sualtı sokakta buluşurduk. 10 yaşlarındayken yine orda buluşmaya karar verdik. Ben biraz geç kalmıştım. Tabi ben normalde bekletilmeyi sevmediğimden Akın'ı hep zorlardım. Ama o gün işte geç kalmıştım. Yolda ona yetişmek için koşarken bir kız çocuğu gördüm. Sarışın, saçları iki yandan toplanmıştı. Ağlayarak yürüyordu. Elinde de 5 lirası vardı.

Koşarken kızı gördüğümde biraz duraksadım. Sonra Akın'ı hatırlayıp tekrar koşacaktım ama kızın iç çekerek ağlaması beni durdurdu. Dayanamayıp yanına gittim.

21 YIL ÖNCE

"Ne oldu? Neden ağlıyorsun?"

Minik elleriyle gözlerini silip kafasını kaldırdı.

Gözleri... O kadar güzeldi ki... Ama o yaşlar o gözlere hiç yakışmıyordu.

Tam bir şey söyleyecekken daha çok ağlamaya başladı.

"Ağlama dur."

Ben ağlama dedikçe daha çok ağlıyordu. Ne desem susmuyordu. Sakinleşene kadar durdum yanında. Kaldırıma oturup ağlamasını dinledim.

Biraz sakinleşince gözyaşlarını sildi.

"İyi misin?"

Bana bakıp kafasını salladı. Daha bir kelime bile duymamıştım ağzından.

"Ne olduğunu anlatacak mısın?"

Birazcık utanıp ellerini dizlerinin arasına sıkıştırdı.

"Senin kardeşin var mı?"

Sesi incecikti. Ağladığı için biraz titrek çıkmıştı sadece. Bu bile güzelliğini perdeleyemiyordu.

"Evet var. Neden sordun?"

"Onu seviyor musun? Hiç kötü davranıyor musun ona?"

Kaşlarımı çattım. Vücudumu ona döndürüp hâlâ dizlerine sıkışmış eline bakan kıza baktım. Yüzüme bakmıyordu. Ama soruları beni iyice meraklandırmıştı.

KELEŞWhere stories live. Discover now