•20•

3.1K 138 36
                                    

"Senin ne işin var burada?"

"Asıl senin ne işin var?"

Şaşkınlıkla Kemal'e baktım. Onu görünce ağlayasım gelmişti. Ama kendimi tutmalıydım.

"Keleş?"

Arkadan gelen sesle oraya döndüm. Bu ses o sesti. Telefonda duyduğum ses. Ne yani? Onu buraya mı getirmişti? Dalga mı geçiyordu bu adam benimle? Sevgilisini benim evime getiriyordu!

Gözlerim dolduğunda yukarı baktım. Kendime gelmeliydim. Ağlamamalıydım.

"Arabada bekle demiştim Güneş."

Güneş mi?

  KEMAL(iki gün önce)

Bugün Elis'in benden kaçmasıyla başlamıştı. Dün dayanamayıp öpmüştüm onu. O kadar güzel duruyordu ki dudakları. Beni ittirip tokadı basar sanmıştım. Çünkü Elis öyle biriydi. İstemediği bir şeyi asla kabul edip yapmazdı.

Ama beni ittirmemişti. Karşılık da vermemişti tabi ama beklemiyordum zaten öyle bir şey. Onu öpmemi bile kendimden beklemiyordum aslında. Benden uzaklaşsın istemiyordum çünkü.

Kaçıyordu ama uzaklaşmamıştı benden. Utanıyordu sadece. O yüzden ona biraz zaman vermek istemiştim. Akın arayıp acil bir şey olduğunu söylediğinde şirkete doğru yola çıkmıştım.

Şirkete geldiğimde kapının önünde karşılamıştı beni Akın. Bu kadar önemli ne olabilirdi ki? Kapıya inecek kadar?

"Akın? Hayırdır?"

Akın sinirle soludu. Biraz da şaşkın duruyordu.

"O geldi."

"Kim?"

Anlayamıyordum. Kim bu kadar sinirlendirip şaşırtmıştı ki Akın'ı?

"Güneş."

Güneş...

Güneş...

Güneş demişti değil mi o? Güneş? Benim yıllardır her karış toprakta aradığım Güneş. Yıllarımı verdiğim... Ama bulamadığım Güneş... Şimdi gelmiş miydi? Kendisi hem de?

Mutlulukla şaşkınlık arasında gidip geldim. Kaç dakika orda öyle kaldım bilmiyorum. Ama Akın'ın beni şiddetle sarsmasından sonra kendime geldim.

"Nasıl gelmiş? Nerede şimdi?!"

Heyecanla sorduğum soruya karşılık kaşlarını çattı.

"Odana almış sekreterin."

Hemen içeri girdim. Akın da arkamdan geliyordu. Asansöre binip 25. Kata bastım. Bir türlü çıkmak bilmiyordu. Zaman sanki yavaşlamış gibiydi.

Nasıl hissedecektim onu ilk gördüğümde? Kesin kalbim çok hızlı atacaktı. Heyecanlanacaktım. Kim bilir nasıl güzel olmuştu? O sarı saçları koyuya dönmüş müydü? Peki ya omzundaki yara izi? Hâlâ orada mıydı?

Kalbim şimdiden hızlanmıştı. Sakin olmalıydım. Çok sakin olmalıydım. Onu ürkütmemeliydim.

Asansör durduğunda hızla dışarı çıktım. İlerlerken kolumdan biri tuttu. Dönüp baktığımda Akın'dı.

KELEŞWhere stories live. Discover now