•29•

2.3K 103 21
                                    

"Hadi gelmiyor musunuz?"

Hayal'in sorduğu soruyu hiçbiri duymamış gibiydi. Elis şaşkınlıkla annesine bakıyordu. Nasıl olabilirdi ki böyle bir şey?

Hayal hepsinin yüzündeki o şaşkınlığa baktı. İçeriye adım atıp arkasından kapıyı kapattı. Akın'ın yanına doğru gidip elini tuttu ve karşılarındaki kadına baktı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken Hülya yeniden konuştu.

"Ben size her şeyi anlatacağım."

Elis ne olduğunu, nerede olduğunu şaşırmıştı. Şaşkınlıkla karşısındaki kadına bakıyordu sadece. Annesi sandığı fakat annesi olmayan kadına.

"Anne... Sen..."

"Oğlum. Ben artık bununla yaşayamıyorum. O yüzden geldim."

Akın sinirle ayağa kalktı.

"Yaşayamıyorum mu? Ben yıllarca senin acını çektim! Bu kıza yapmadığım kötülük kalmadı! Şimdi karşımda kanlı canlı duruyorsun. Sevineceğim derken şimdi de Güneş'e annen değilim diyorsun! Sen şu an olduğumuz durumun farkında mısın?! Bu kız evlenecek birazdan!"

Hülya cevap veremeden kapı yeniden açıldı. Bu sefer içeriye Mustafa girmişti.

"Ne yapıyorsunuz burada? Memur gidecek şimdi."

Kimse Mustafa'nın dediğini umursamamıştı. Bir tek Hülya dönüp gülümseyerek bakmıştı Mustafa'ya.

Kemal her ne kadar Elis'le evlenmek istese de şu anki içinde oldukları durum her şeyden daha önemliydi. Düğün denilen neydi ki zaten. İki imzadan ibaretti onun için. Onun için asıl önemli olan Elis'in hissettikleri, mutluluğu... Tüm dünya bir yana Elis bir yana.

Elis ise hâlâ duyduklarının şoku içerisindeydi. Bir an önce her şeyi öğrenmek istiyordu. Ağzını hafifçe araladı. Sesi çok kısık çıkıyordu.

"N-Nasıl? Ben... Anlamadım."

Karşısındaki kadın derin bir nefes çekti içine. Verirken de elini Akın'a uzattı.

"Otur oğlum. Anlatacağım."

Herkes kaşlarını çatmış Hülya'ya bakarken nihayet anlatmaya başlamıştı.

"Ben... Yıllar önce bir adamı sevdim. Ailem onunla evlenmeme izin vermemişti. Biz de kaçtık. Resmi olarak evlenmemiştik ama dini nikah kıydık. Ondan iki çocuğum oldu. Sonrasında ailem beni buldu. Zorla Haktan ile evlendim. Yani babanızla. Başta çok zorlandım. Ama sonra yapacak bir şeyim kalmamıştı. Her yerden baskı gelince Akın'ı doğurmak zorunda kaldım. Sonra..."

Hülya'nın gözünden bir damla yaş aktı. Ama umursamadan burnunu çekip devam etti.

"Sonra bir gün babanızın beni aldattığını öğrendim. Çok kavga ettik. Akın hatırlamaz belki pek ama, 1 hafta eve gelmedi o zaman. Yine eve gelmediği zamanlarda bir gün kapım çaldı. O geldi... Eski eşim, sevdiğim adam. O evdeyken Haktan geldi. Elinde bir bebekle... Güneş... O bebek sendin. Babanın beni aldattığı kadınla olan çocuğu. Ben o günden sonra bir daha sizi görmedim. Haktan istemedi. Güneş'in bizim çocuğumuz olduğunu ve benim de onu doğururken öldüğümü söyledi size."

Elis bir yana Akın bir yana dağılmışken Kemal kızın omzuna dokundu. Hayal ise Akın'ın elini tuttu. Destek vermek istercesine sevdikleri insanların yanında olduklarını hissettirdiler. Kadının şse söyleyecekleri henüz bitmemişti. Bu sefer gözlerindeki yaşı tutamadı. Ağlarken devam etti sözlerine.

"Sevdiğim adam... O anne diye başka birini bulmuştu Çocuklarıma. Hatta bir kızı da oldu. O iki çocuğum da-"

"Yeter artık!"

KELEŞWhere stories live. Discover now