•26•

2.7K 130 7
                                    

Saat sabah 5e gelirken nihayet arabamdan inmiş, güzelimin yanına yatıp rahat bir uyku çekecektim. Şu bir kaç saatlik zamanda bile nasıl özlemiştim onu... Kokusu burnumda tütüyordu resmen. Nasıl aşıktım ona, anlatılmazdı. Her şeyine aşıktım. Gülüşüne, bakışına, konuşmasına, hareketlerine... O, oksijen gibiydi. Kafamı boynuna gömdüğümde nefes aldığımı hissediyordum.

Adımlarımı hızlandırıp uyanmasın diye aldığım anahtarla kapıyı açtım. Sessizce kenara koyup ayakkabılarımı çıkardım ve yukarı çıktım. Fakat yatakta değildi. Salonda da görmemiştim. İçimi endişe kaplarken koşarak inip mutfağa bakacakken masadaki kağıdı gördüm.

Hayır... Gitmiş olamazdı değil mi? Olmazdı. O beni bırakmazdı.

Kağıdı okumadan cebime koyup banyoya baktım. Ama kapısı kilitliydi.

"Güzelim ben geldim aç kapıyı."

Ses gelmediğinde içimdeki endişe iyice artmıştı.

"Açmazsan kıracağım."

Hâlâ çıt çıkmazken dayanamayıp omzumla tek darbede kapıyı açmıştım.

Güzelim...

Bebeğim...

Aşık olduğum kadın...

Bileklerindeki kan mıydı? Yok hayır! Şu anda beynim bana oyun oynuyordu. Saçmalık! Güneşim asla kendine bunu yapmaz! Yapmaz çünkü yaparsa ben de yaşayamam. Biliyordu bunu!

YAZAR'dan

Bir kaç dakika duraksayan Kemal kendine geldiğinde gözünden bir damla yaş aktı. Koşup hemen kızın bileklerini kenarda duran bezlerle bağladı. Sonrasında kucağına alıp arabaya bindirdi.

"Dayan güzelim. Kurtulacaksın. Sonra sana çok kızacağım beni bırakmaya kalkıştığın için."

Kemal yarım saatlik yolu 10 dakikada geldiğinde hemen arabadan inip sedye istedi.

Kızın elini tutarak ağlaya ağlaya ameliyathane kapısına geldi. Ordan sonrasına izin vermediklerinde sinirlenip duvara yumruğunu geçirdi. Ağladı. Erkekler ağlamaz derlerdi. Sahi! Kim çıkarmıştı ki bu lafı? Hangi kitapta yazıyordu? Hangi insan koymuştu bu kuralı? Sevdiği insan can çekişirken, sırf erkeklik gururu incinmesin diye gözyaşı akıtmayanlar mı erkektirler? Yoksa sevdiğine bir şey olacak korkusuyla firar eden gözyaşlarını tutamayanlar mı? Siz söyleyin. İnsan böyle bir durumda ağlamaz mı? Böyle bir durumda neye gücü yeter ki insanın? Keleş'in de gücü yetmiyordu işte. Minik kızı içerideyken elinden hiçbir şey gelmemesi kanına dokunuyordu.

Sonradan aklına gelen kağıdı çıkarttı. Gözlerindeki yaşlar durmuyordu ama okumaya başladı.

Sevgilim,

Biliyorum bu kağıdı önce sen bulacaksın. Bu yüzden böyle başlamak istedim. Senden çok özür diliyorum. Bana çok kızgınsın, bunu da biliyorum. Ama ben mutluyum. Çünkü bu hayatta senin gibi bir adama sahip oldum. Sen, benim şansımsın. Beni anlayacağına inanıyorum. O yüzden sana bunu yazıyorum.

Abim... Ona söylemek istediğim şeyler var. Bu yazıları ben yazdığım için okumak istemeyecektir. O yüzden sen söyle lütfen.

Adam bir anlığına kapıdı indirip gözündeki yaşı sildi. İçinde, Akın'a karşı büyük bir sinir belirirken geriye kalan satırları okudu.

Ben abimi her zaman çok sevdim. Bana ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin ona sevgim asla azalmadı. Şimdi de onu severek gidiyorum zaten. Ama o beni hiç bir zaman kabullenemedi. Her şeyi denedim. Beni sevmesi için elimden gelen her şeyi yaptım. Bunun en büyük şahidi sensin. Onun için kolumu kırdım, başımı yardım. Onu korumak için benden büyük çocuklardan dayak yedim. Günlerce hastanede kaldım. Ama olmadı. Başaramadım. Abim beni, annemin katili olarak görmekten vazgeçmedi. Başta anlayamıyordum. Anlamak istemiyordum belki de. Bilmiyorum. Ama şimdi anlıyorum onu. Evet, ben annemizi öldürdüm. Ben annemizin, abimin çocukluğunun katiliyim. Ona bunları yaşatmaya hakkım yoktu. O da her çocuk gibi anne ve babasıyla büyüyebilirdi. Ama ben onun elinden bu hakkını aldım. O yüzden kızmıyorum ona. Sen de sakın kızma. Onu yine kardeşin, dostun olarak gör.

KELEŞWhere stories live. Discover now