14- sözler tutulmalıdır

803 159 11
                                    

Wei Wuxian parlak bir kahkaha atarak küçük çocuğun saçlarını karıştırmak için eğildi. "Geri döndüm, A-Yuan! Ve tanışman için birini getirdim!"

Wei Wuxian çocuğu kucağına alarak, Lan Wangji'ye döndü. "Lan Zhan, A-Yuan ile tanış. O... şey, ona şimdilik göz kulak oluyorum diyelim. A-Yuan, bu bereket tanrısı Lan Wangji."

Lan Wangji sadece baktı. Sevgilisinin sevimli, minicik bir çocuğu yüzünde böylesine şefkatli bir ifade ile tutması Lan Wangji'nin içinde garip bir şeylere dokunmuş ve o görüntünün bir parçası olma arzusu birdenbire alevlenmişti.

"Seninle tanışmak ne güzel, A-Yuan," diye yanıtladı en sonunda.

A-Yuan onu dişlek bir sırıtmayla ödüllendirdiğinde Lan Wangji'nin kalbi birazcık daha erimişti. Wei Wuxian, A-Yuan'ı geri yere indirdiğinde yeni yeni yürümeye başlayan çocuk tekrar ölüm tanrısının bacağını tutmuş, siyah cüppesini çekiştirmişti.

"Xian-gege," dedi. "Yenidünyalar."

Wei Wuxian'ın hoşgörülü gülümsemesi dehşete dönüştü.

"Aiya, bir şey unuttuğumu biliyordum," diye mırıldandı. Yüz yüze gelebilmeleri için çömelmiş, A-Yuan'ın başını özür diler gibi okşamıştı. "Üzgünüm A-Yuan, hiç getiremedim."

Lan Wangji'nin dehşete düşmesini sağlayacak şekilde A-Yuan'ın alt dudağı titremeye başlamıştı. "Ama söz vermiştin."

"Biliyorum, biliyorum," diye iç çekti Wei Wuxian. "Bir dahaki sefere iki katını getireceğim, tamam mı?"

Bu, şu an ağlamanın eşiğinde gibi görünen çocuğu yatıştırmıyor gibiydi. Lan Wangji topuklarının üzerinde döndü ve yakınlardaki ölü bir çimen parçasına doğru yürüdü.

"Lan Zhan?" Wei Wuxian gözlerini kırpıştırdı. "Ne yapıyorsun?"

Tek bir kelime etmeden Lan Wangji yere bağdaş kurarak oturmuş, guqin'ini çağırarak çalmaya başlamıştı. Bunu yapmak çaba gerektiriyordu. Toprakta üzerine çekebileceği neredeyse hiç hayat yoktu, bu da kendi ruhsal gücünü normalden çok daha fazla kullanması gerektiği anlamına geliyordu ancak şarkı bittiğinde; bir yenidünya ağacı canlı, yeşil çimenlerin ortasında olgun meyveleri ve kalın yapraklarıyla yeşererek, etrafındaki çorak araziyle ters düşmüştü.

Guqin'ini yere bırakan Lan Wangji bir avuç dolusu yenidünya aldı ve Wei Wuxian'ın yanına geri döndü. Ölüm tanrısının gözleri genişlemiş, ağzı övülemeyecek şekilde şaşkınlıkla açılmıştı ama bu yalnızca, Lan Wangji'nin onu öpmek istemesine neden olmuştu.

Lan Wangji, "Sözler her zaman tutulmalıdır," dedi. Meyvelerden birini resmi bir şekilde, yüzünde ona Wei Wuxian'ı hatırlatan geniş sırıtışıyla elinden alan A-Yuan'a verdi.

"Teşekkür ederim Sebze-gege!"

Bunun üzerine Wei Wuxian gülerken burnundan çıkardığı sesle girdiği şoktan çıkmıştı. Lan Wangji, A-Yuan'a bir yenidünya daha verdi.

"Ah, Lan Zhan," Wei Wuxian kaşlarını çatmaya çalışsa da, Lan Wangji onun memnun olduğunu söyleyebilirdi. "Onu bu şekilde şımartmamalısın. Gerçekliğin sertliğiyle yüzleşmeyi nasıl öğrenecek?"

Lan Wangji kararlı bir şekilde "Sözler tutulmalıdır," diye tekrarladı.

Wei Wuxian gözlerini devirdi. "İyi, iyi. Ama sihirli yenidünyalar için ağlayarak bana geldiğinde onu Bulut Kovuğu'na göndereceğim."

A-Yuan, Wei Wuxian'a bakmak için meyveyi katur kutur yerken duraksamış, minik kaşları kafa karışıklığı içinde çatılmıştı. "Ama Xian-gege Yiling'den çıkmama izin verilmediğini söylemişti."

Wei Wuxian dondu. Ancak kısa sürede toparlanarak gerçek olamayacak kadar yüksek sesli kahkahasıyla A-Yuan'ın saçlarını karıştırmış ve "Sadece bir şakaydı A-Yuan," demişti. "Şimdi gel, büyükanneyi bulalım."

Flowers Blooming in the Dark | wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin