on altı

1.8K 312 659
                                    



Jennie'den

Moonbyul'un ağlaması sürerken arkadaşları olan Wheein'in koşarak buraya geldiğini görmüştüm. Hyejin'in önünde yere çöktüğünde Wendy olanların şokundan hâlâ çıkamamıştı. Bir süre sonra herkes buraya toplandığında ortamda sadece Moonbyul'un ağlaması sesi ve Wheein'in Wendy'e bağırma sesi duyuluyordu.

Taehyung, Mark ve Jungkook'u görmek için parmak ucuna kalktığımda arkamdan biri beni kendine doğru çekmiş yanında durmamı sağlamıştı.

"Buradayız Jen." Gözlerimi yanımdaki Taehyung'a çevirdiğimde o ileriye Hyejin'in ölü bedenine bakıyordu.

"Jennie siz iyisiniz değil mi? Burada olan hiçbir şey sizin yanınızda olmadı değil mi?" Mark konuştuğunda Taehyung'un yanından ayrılıp onun yanına geçmiştim.

"Biz iyiyiz biri bağırdı ve biz de hemen buraya geldik, ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Keşke görebilseydik." Mark başını sallayarak beni onayladığında derin bir şekilde nefesimi dışarı vermiştim.

Wheein birden bağırarak Wendy'nin üzerine yürümüş onun yere düşmesini sağlamıştı. Müdür yanında olan Wheein'i geriye doğru çekmeye çalışıyorken o hâlâ bağırma derdindeydi.

"Sen yaptın değil mi? İlk önce iftira attın şimdi de onu öldürdün. Derdin ne senin?"

Wendy gözlerinden durmadan akan yaşlarla kafasını iki yana sallarken yapmadığı ile ilgili bir şeyler söylüyordu.

"Yalan söylüyorsun. Polisi arasanıza daha ne duruyorsunuz!?"

Moonbyul ayağa kalkarak Wheein'in önüne geçip konuşmaya başlamıştı. "O yapmadı tamam mı!? Kimdi göremedim fakat öldüren kişi beni gördüğü gibi şu tarafa doğru gitti. O sırada benim çığlığım ile birlikte Wendy arkamdan bir yerden çıkıp koşarak buraya geldi. O olamaz."

Herkes şaşkınlıkla susarken yavaşça Taehyung'un yanına yaklaşmıştım. Ona bugün olanları anlatmam, müdürün olmadığı bir süre zarfında oraya gitmemizi söylemem gerekiyordu.

Müdür birden herkesin buradan uzaklaşmasını söylediğinde Lisa'ya bir işaret vermiş diğerlerini uzaklaştırmasını anlatmaya çalışmıştım. Lisa, Jungkook'un elini tuttuğu gibi giderken birden önlerine bir kız çıkmış onların durmasını sağlamıştı. Yanımda olan Mark gülümseyerek oraya koşarak gitmiş sonra da hepsi gözden kaybolmuştu.

"Ee yalnız kaldık bakıyorum da." pis pis sırıtan Taehyung'un dediğini duymazdan gelerek elinden tutmuş boş bir koridor aramaya başlamıştım. Aklı hep başka yerlerdeydi.

Boş bir koridor bulduğumda ikimizi de oraya götürmüş etrafıma bakınıp her yeri kontrol etmiştim. Tek omzumu duvara yaslayıp Taehyung'a döndüğümde o da aynısını yapmış ellerini belimin arkasında birleştirmişti.

"Güzelim neden buraya geldik?" etrafa kısa bir bakış atıp tekrar gözlerime çevirmişti gözlerini.

"Şey... benim seninle önemli bir şey konuşmam gerekiyor." onaylayan mırıltılar çıkarırken aynı zamanda bir eline saç tutamımı dolayıp duruyordu.

"Hani siz duş almaya gitmiştiniz ya..." bu sefer de bel boşluğumu okşamaya başlamasıyla birlikte bütün konsantrasyonumu bozmuş ne söyleyeceğimi unutmamı sağlamıştı.

"Hm, ne oldu sonra?" aptal herif beni nasıl etkilediğini biliyordu.

"Taehyung önemli bir şey anlatmaya çalışıyorum burada sana. Lütfen bir saniye rahat durur musun?" ellerini koyduğu yerden çekerken yanağımdan makas almıştı.

"Tamam sevgilim kızma, topla sen konsantrasyonunu ben seni dinliyorum." Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ederken ağzını fermuarlarmış gibi yapıp kapatmıştı.

suspicious ✓Where stories live. Discover now