ANNE

210 49 27
                                    

Sınıftan içeri adımımı attığımda gidip her zamanki sıram olan orta bölümün en arkasında yerimi aldım. çantamı yanıma koyup edebiyat dersinin kitap ve defterlerini çıkardım. Kitabı önüme alırken defteri hemen yanıma koydum. Sırada tek oturduğum için eşyalarımı özgürce yerleştirebiliyordum.

Arkadaşlıklar ve insan ilişkileri bende samimiyetini kaybedeli çok oldu bende sahte sevgiler, dostluklar yerine yalnızlığı seçtim. Bu bir zorunluluk değil tercihi. Aslında tercihlerde zorunluluktan doğmuyor muydu? İnsanlarla iletişimim genelde selamlaşmadan ibaretti kısa, basit bir selamlaşma. Bu huyumdan dolayı sınıfta ve çevremde fazla umursanmıyordum. Varlığım ve yokluğum bir şey değiştirmiyordu yani. Umurumda da değildi dediğim gibi bu bir tercihti. Kimseye değer vermeyince umursamıyordunuz da Hayatta tek değer verdiğim kişinin annem olduğunu düşünürsek ondan başka kimsenin de beni üzemeyeceğini anlıyordunuz.

Kapının açılmasıyla oluşan sessizlikle birlikte sınıf ayağa kalktı. Edebiyat hocamız Fırat Hoca "oturun çocuklar" diyince herkes yerine oturdu.

"Bugün biraz sohbet edelim istiyorum gençler. Dertleşelim derdimize merhem olalım, şifa olalım. Ne dersiniz? hep ders hep ders sıkıldık biraz kafa dağıtmaya ihtiyaç var."

Sınıftan "oluuurrr" sesleri yükselirken
Bir kız hocaya dönüp " hocam ders işlemeyelim de biz her şeye varız. Güreş bile tutarız." diye tepki verince tüm sınıf gülmekten yıkıldı. Ben de tepki sıfırdı çünkü komik bir şey bulamamıştım. Fırat Hoca da benimle aynı fikirde olacak ki sadece tebessüm etmekle yetindi.

Onu tahmin edebiliyorum Nilaycığım ama ciddiyim biraz sohbet muhabbet edelim., dedi Hocamız

Hocam önceden haber verseydiniz çekirdek, cips falan getirirdik.

Hocam dedikodu tarzı bir sohbet mi OLACAK?

Hoca bunlara da SABIRLA olumsuz anlamda kafa sallarken bıkkınlıkla ofladım.

"Yeter bu kadar zevzeklik çocuklar. Madem sohbet istemiyorsunuz o zaman ben soru sorayım size siz de cevaplayın."

"Aramızda yazmayı sevenler var mı?"

Benimle beraber birkaç kişi el kaldırdı. Hoca bakışlarını üzerimizde gezdirdikten sonra Ali diye bir çocuğa

"Evet Ali ne hakkında yazmayı seviyorsun?" Diye soru yöneltti

"Hocam ben değil de Burak arkadaşımız kızlara yazmayı baya seviyor bu konuyu aydınlatmak istedim."

Burak Aliye kızgınlıkla ve alayla dönüp "otur Ali sıfır" diye çıkıştı buna hoca ve ben de dahil tüm sınıf güldü.

Hoca kafasını sallayarak anlaşıldı bugün sizinle bir şey yapılamayacak zaten zilin çalmasına da beş dakika kaldı. Ders bitene kadar serbestsiniz diyince sınıfta büyük bir gürültü başladı herkes birbiriyle konuşurken bende kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Birkaç sayfa okudum ve zil çaldı.

Son derste bitince çıkışa doğru ilerlerken telefonumun çaldığını duydum. Ekrana bakınca Elif Teyze'nin aradığını gördüm Elif Teyze annemin iş arkadaşı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Çocukluğumdan beri vardı Elif Teyze. Cevaplama tuşuna basıp telefonu kulağıma götürdüm.

-Efendim Elif Teyze

+ Ve... Ve.. Vefa oğ.. Oğlum

Elif Teyze heceleyerek konuşuyordu. Sesi titriyordu ve ağlıyordu. Endişeyle cevapladım.

- Ne oldu Teyze korkutma beni.

+ Oğlum annen...

Bu cümleyle vücudumun buz kestiğini hissettim.

Mücadelem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin