Ölü Ruhlar Mezarlığı

67 17 14
                                    

Her insanın o anne karnında ilk oluştuğu andan itibaren belirli bir kalp atım sayısı belirlenir. Ki biz buna ömür deriz. O kalp atmaya başladığından durmasına kadar başımıza bir sürü bir sürü olay gelir . Bazen çok mutlu oluruz öyle ki yüzümüz hiç solmayan gül tarlasına benzer. Bazen canımız acır o kadar acır ki vücudumuzun her bir zerresine binlerce kırık cam batıyormuş gibi olur. Kan kaybından ölecek gibi hissederiz. Ama Allah kimseye katlanamayacağı acıyı vermez - annem hep böyle derdi-. Bu yüzden ölmeyiz en kötü acıya alışırız. Acıya alışmakta ayrı bir konu tabii fakat  şimdi ona girmeyeceğim. Her neyse ne demiştik hah acılar, hayat, kader, başımıza gelenler falan falan velhasıl kelam başıma daha önce de acılar geldi.

Bu yaşımda 3 işte birden çalışmak zorunda kaldım.

Annemin gözlerimin önünde eriyişine şahit oldum.

Seni bırakmayacağım diyen kadının en zor günümde beni terk edişini izledim.

Babamın cenazesi dahi hatrımda hala... O küçücük bedenimle gecelere kadar uyumadığım babam bana şemsiye çikolata getirecek daha diye ağladığım günleri de hatırlıyorum...

Bunları söylememin nedeni  vay be neler yaşamış bu yaşında  diye bana Acıyın diye değil.  Acı çekilir. Mühim değil  asıl söylemek istediğim ;

Dediğim gibi başıma çok şey geldi ama hiçbiri annemin yokluğundaki kadar acıtmadı. Artık sığınacağım tek liman koca çaresizliğimden ibaret.

İrkilerek uyandığımda gördüğüm şeyin rüya olduğunu anlamam da pek uzun sürmedi. 10 saniyeliğine de olsa annemi görmek içimde asla dolmayacak olan boşluğun yerini sızlattı. Ve boşluk ben burdayım der gibi pis pis sırıttı bana. Kendime gelmeye çalışırken çalan kapının sesini duyup kapıya doğru ilerledim.

Kapıyı açınca 40 lı yaşında  bir kadın ve kucağında bir de çocuk gördüm.

"Buyrun?"  dedim soru anlamında

+ "Vefa sen misin kuzum?"

- "Evet, benim neden sordunuz?"

Kadın cevabımı duyar duymaz ağlamaya başladı.

" Başımız sağ olsun oğlum. Annenin yeri ben de çok ayrıdır. Duydum ya haberi kahroldum. Allah mekanını cennet etsin."

Kadın hem ağlıyor hem de konuşuyordu. O ağlarken ben de ağlamaya başladım.

" Buyrun içeri gelin kapıda kaldınız." elimle içeriyi gösterince kadın ikiletmeden girdi. Oturma odasına geçip oturduk.

Kadın biraz durup konuşmaya başladı.

" Ben Şengül, annenle 3 yıl önce tanıştık. Çalıştığı kütüphaneye bizim oğlan kaçar kaçar kitap okumaya gidermiş babası olacak pislik çocuklarımı koymazdı okusunlar. Dilendirirdi. Bir gün yine oğlum annenin kütüphanesine gitmiş babası bunu yakalamış. Tam dövecek annen mani olmuş anan sayesinde kurtuldum o pis heriften de emeği çoktur üzerimizde. O zamanlar durumumuz da pek iyi değildi çok yardım etti. Çocuğum açlıktan ölecekti neredeyse abartmıyorum evladım . Gerçekten öyleydi."

Durdu sonra buruk bir tebessümle devam etti.

Hoş sizin durum da pek iyi değildi kadıncağız kaç işte çalışıyordu bir bilsen yine de hiç umutsuz değildi. O haliyle bütün yoksullara yetişiyordu. Annen sayesinde benim büyük kız okula başladı. Ablam gibiydi annen benim... Yeri ayrıdır Vefa çok ayrıdır... "

Kadın yine hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.ben tepkisiz kaldım. Annemin böyle bir şey yaptığını bilmiyordum ama şaşırmamıştım. O her zaman kendinden çok başkalarını düşünmüştür. Bilhassa da beni...

" Annem melek gibiydi Allah sevdiği kullarını erken alırmış yanına. Yine de benim yüzümden bu kadar yoruldu da hastalandı."

"Kendini suçlama oğlum Rabbin işi veren de o alan da o"

Kafamı sallamakla yetindim.

"Oğlum bir battaniye var mı birazdan kalkarım ama çocuk uyumuş üşümesin."

Dedi kucağında uyuyan çocuğu göstererek.

Bakayım diyip odaya doğru giderken ağzımdan benden bağımsız bir şekilde kelimeler döküldü.

"Anneeeee battaniyeler neredeydi bizim?"

Söylediklerimi idrak ettiğimde acım yine tazelendi. Artık bana battaniyelerin yerini söyleyecek bir annem yoktu. Unutmuştum. Aptal Vefa.

Kucağında çocuk uyuyan kadını olduğu yerde  bırakıp koşarak evden çıktım. Bugün hava güneşliydi  içimde şimşekli fırtınalar çakan ruh halimle tezat halindeydi.

Bir çiçekçiye girip papatya buketi aldım. Biraz yürüdükten sonra artık 2.evim olan mezarlıkta annemin yanındaydım. Ölen ruhların da gömüleceği mezarlıklar olsaydı benim ölü ruhum çoktan bir yere sahipti.

Annemi incitmekten korkarcasına yavaşça buketi yanına bıraktım. Sonra da ben uzandım mezarın yanına. Ruhum uzun zaman sonra ilk defa bu kadar huzurluydu.

BÖLÜM SONU

Merhaba nasılsınız?

Nasıl gidiyor hayat?

Kitap hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum... Buraya belirtirseniz sevinirim hoşçakalın :) <3



Mücadelem Where stories live. Discover now