Merhaba uzun zamandır satırlarda buluşamıyorduk kısa da olsa bölüm atmak istedim bu yüzden :)
Her neyse keyifli okumalar yıldıza dokunarak Mücadelemşze ortak olmayı unutmayın :) ⚡⚡⚡💥
Her tarafı Orman Gözlü bir kadına ait olan anılarla dolu evime ilerlerken, yağmur da benimle beraber yürüyordu. Sahi ne çok yağıyordu şu sıralar yağmur... derdime ortak oluyordu sanırım.
Annemi toprağa vereli yaklaşık bir saat oluyordu. Cenazede Yaren yoktu. Desteğine en fazla ihtiyaç duyduğum insan bir anda ortadan kaybolmuştu. Görkem Amcaya sorduğumda sadece geçiştirildim.
Yorgun bedenimi önüne geldiğim apartmandan içeri sokarak merdivenlere doğru yürüdüm iki kat çıkınca bizim kapıyı gördüm. Kapının dışın annemin el emeğiyle yaptığı üstünde hoş geldiniz yazan kapı süsüyle karşılaştığım an gözlerim dolmaya başladı. Ama dayandım zorlanarak da olsam anahtarımı çıkarıp kapı kilidini çevirdim ve kapıyı araladım. İçeri doğru bir iki adım daha atarak salona girmeyi başardım.
(Kapı süsü)
Salondaki vazoda annemin ve Yaren'in en sevdiği çiçek olan papatya duruyordu. Uzun zamandır ilgilenmeme rağmen oldukça canlı duruyordu çiçekler. Sanırım ben yokken biri gelip sularını değiştirmişti. Annem olamayacağına göre Yaren olmalıydı.
(papatyalar)
Vazoya bakarak içinde sadece burukluk bulunduran bir gülümseme takındım. Ama yanına gidemedim bilmiyorum belki de cesaret edemedim. İnsan bazen en sevdiği anılardan da kaçabiliyormuş bunu da öğrenmiş oldum. Arkamı dönüp annemin odasına gittim. Her adım atışımda kokusu biraz daha yaklaştı.
Adımlarımın artışı ve gözyaşlarım doğru orantılı olarak ilerliyordu.
Bir adım attım.
Gözlerimi kapattım.
Durdum.
Sonra tekrar bir adım attım.
Yine durdum.
Kendimi zorladım yatak odasına son bir adım kaldı ayağımı kaldırdım. Gözlerimi yine kapattım fakat ayağım hava kaldı. Bir daha duyamayacağınızı bildiğiniz kokuları solumaya çekinirsiniz sanki siz soludukça koku tükenecekmiş gibi...
Bende de öyle oldu arkama bakmadan evden koşar adımlarla çıktım. Cesaretim yoktu. Odaya girince annemi görememek canımı yakacaktı. Ve insanların korkunca en sık yaptığı şeyi yaptım işte...
Evet, kaçtım.
Yollarda ne kadar yürüdüm nasıl yürüdüm bilmiyorum. Ama akşam olmuştu. Eve tek girmek istemiyordum anılarla yüzleşmeye hala cesaretim yoktu. Telefonum çıkarıp Yaren'i aradım.
Telefon
Çaldı.
Çaldı.
Çaldı. Ve açan olmadı. Telefonu kapatıp cebime koydum.
Çaresiz olarak eve yürümeye başladım. Yine binbir zorlukla içeri girip kendimi koltuğa attım. Her yer anılarla doluydu...
Her yer...
Ve oldukça çaresiz hissediyordum.
Acılarla başa çıkmak zordur. Ama anıları olan acılarla başa çıkmak... O çok zordur.
Koltukta otururken sabahki vazo gözüme çarptı. Kalkıp yanına gittim. Vazonun altına sıkıştırılmış notu da o zaman fark ettim. Sadece "Gidiyorum, Hoşçakal" yazıyordu. Elim karta gitti. Arkasını çevirdim Yaren yazıyordu.
"Hayır, hayır, hayır" durmadan ard arda söylediğim kelimelerdi bunlar. Aynı zamanda kafamı da sağa sola sallıyordum.
Ayaklarım beni taşımayı reddediyordu artık. Kendimi tutamayıp düştüm gözlerimden yaş gelmiyordu.
Başımı omzuma yasladım. Artık yaslanacağım tek şey kendi omzum olacak gibi duruyordu.
Uykuya hasret gözlerim kapandı. Gözlerimi çalan kapının sesine uyanarak açtım. Kalkıp kapıyı açtım. Ve gördüğüm kişiye inanamayarak baktım.
"Aaaa - aaaa- nne?"
BÖLÜM SONU
Merhaba, nasılsınız? umarım iyisinizdir...
Soracak olursanız elhamdülillah iyim ben de :)
Uzun zamandır bölüm atmıyordum okuldan dolayı yoğunum tadımlık da olsa beğenirsiniz inşallah bölümü
Eklemek istedikleriniz varsa kitapla ilgili şeyleri buraya ekleyebilirsiniz...
Kendinize iyi bakın mücadeleyle kalın... ⚡⚡⚡
YOU ARE READING
Mücadelem
ChickLit"Ama nasıl olur zihnim seni hatırlamıyor? " Kollarını belimden çekip tam karşıma geçti. Elini kaldırıp göğsümün sol kısmına koydu. Kalp atışlarımı hissetti. " Çünkü Kalp Tanır Vefa..." Haklıydı. Hafızamda belli bir yeri yoktu ama kalbim onu ta...