Benim Hiç Kimsem Yok

51 4 20
                                    

Ve sevmek bazen de yaşamakta değil yaşatmakta gizliydi.

Vefa kanlar içinde yatarken yaptığım tek şey olduğum yerde kilitlenip kalmaktı. Kaybetme korkusu her yanımı sararken Sinem telefondan ambulansı aradı. Tek ailem Vefayken, Vefa'nın yokluğuna bile bu kadar bağlanmışken onu kaybetme düşüncesini  aklım almıyordu. Benim hiç kimsem yoktu. Vefa'ya o kadar aşıktım ki ben, ben bile değildim. Onun varlığı tüm benliğimdi. Kendimi unutmuştum sadece Vefa vardı. Her detayını ezbere bildiğim aşkım. Haberi olmasa bile... Uzaktan da olsa  onun için yaşıyordum. Eğer o olmasaydı çoktan ölmüştüm. Birinin hayaliyle yaşamak. Yalnızlığınızı birinin hayaliyle paylaşmak ne demek yaşamayan bilemez arkadaşlar. O gittikten sonra dolmayan koca boşlukta üşümek ne demek yaşamayan bilmez. Hepsini yaşadım. Uzaktan izlerken onun başkasını sevmesine bile şahit oldum. Katlandım. Çünkü dedim ki o yeter ki mutlu olsun ben önemli değilim. Sonra o kız en zor zamanında bıraktı gitti. Bu kadar mutsuz olması her saniye bir fare gibi kemirdi yaşama sevincimi. Benim yaşamım da sevincim de Vefaydı.

Şoktan çıkınca ağlayarak dizlerimin üstüne çöktüm.
"Allah'ım bunu bana yaşatma tek ailemi de kaybedemem.", diyerek dua etmeye başladım. Gözümden yaşlar sicim gibi boşalıyordu. Titriyordum.

-Tamam Naz ss-s sakin ol bir şey olmayacak ambulans gelir birazdan., dedi Sinem

-Olmasın Sinem lütfen olmasın. Tek sığınağımı da kaybedemem.

-olmayacak kardeşim sakin ol.

Sinem'in de titreyen elleri ve endişeli sesi kendini ele veriyordu fakat birimizin soğukkanlı olması gerekiyordu ve bu görev de Sinem 'e düşmüştü

Ambulans sesini duyunca olduğum yerden kalktım. Sağlık ekipleri gelip Vefayı sarsmadan sedyeye aldılar. Ben de arkasından gittim. Ambulansın arkasında giderken tek sığınağım duamdı.

Vefa'nın yüzüne bakıyordum. Yüzünden akan kanlar sanki canıma düşüyordu. Kaynar su gibi canımı yakıyordu. Hastaneye girerken doktoru bilgilendiren sağlık görevlisi durumunun ağır olduğunu zaten önceden de çok riskli ameliyatlar geçirdiğini söyluyordu.
Doktor anlamadığım birkaç TIP terimi söyledikten sonra hızla ameliyathanin hazırlanması gerektiğini söyledi. Kan kafasından geldiği için ve fazla miktarda olduğu için kafasının ağır hasar aldığını düşündüğünü söyledi asistanlardan biri benim anladığım tabirle. Sonra Vefayı ameliyathaneye gönderip olduğum yere çöktüm. Sinem bu olaylar olurken her dakika yanımdaydı.

Zaman  geçti fakat doktordan veya herhangi bir sağlık çalışanından haber gelmiyordu. Yaklaşık bir saat sonra ameliyathanin kapısı açıldı. İçerden 40 lı yaşlarda bir hemşire çıktı.

-Hastanın yakınları siz misiniz? , dedi

Hızla kafamı salladım.

-Evet, durumu nasıl?

-Maalesef kafasına aldığı darbe çok sert ve kan kaybı çok fazla daha detaylı bir bilgi veremeyeceğim. Hayati riski hala devam ediyor. Geçmiş olsun.

Hemşire sözünü bitirip gidince kalbime korku daha derin bir biçimde yerleşti. Hayatımdan birinin daha çıkmasına beni kimsesiz bırakmasına şahit olmak istemiyordum. Vefa giderse hiç düşünmez arkasından ben de giderdim.

Hemşireye konuşmamın üstünden biraz geçtikten sonra doktor çıktı.

-Hastanın neyi oluyorsunuz?

-Arkadaşıyız durumu nasıl Doktor Bey diye sordum.

-Maalesef eskiden çok riskli ameliyatlar geçirmiş kan kaybı da çok fazlaydı. Elimizden geleni yaptık fakat yeterli. Olmadı.

Doktor cümlesini bitirmeye kalmadan gözlerim karardı ve derin bir çığlık attım.

-Hayıır Vefa gidemez şimdi olmaz Hayır.

Doktor telaş yaptığımı görünce

-Sakin olun hanımefendi daha hiçbir şey belli değil. Hasta komaya girdi ancak yaşamsal fonksiyonları hala devam ediyor. Bize düşen tek şey uyanması için beklemek ve dua etmek. Geçmiş olsun.

Doktor giderken ardından bakakaldım. Vefa bedenen ben ruhen girmiştim komaya sanki etrafımda olup biten her şey bir simülasyondaymışım hissi uyandırıyordu. Sinem'e sarıldım. Hıçkıra hıçkıra ağladım.

-Sinem  lütfen ona bir şey olmasın bir şey yap Sinem... çaresizlik bir ses olsaydı bu şüphesiz benim şu durumdaki sesim olurdu. İnsanların hayatı böyle bir anda tepetaklak olabiliyordu insanlar ölebiliyordu. Hayat diye abartılan şey bu kadardı işte. Yaşamak buydu bir anda bitebilen bir şeydi. Ve biz yaşamak için çabalarken gerçekten yaşamayı unutuyorduk.

. Sinem koluma girip bana teselliler verirken bir koltuğa oturduk. Kafamı omzuna koydum ve Vefa'm için dua etmeye başladım.

BÖLÜM SONU

Merhaba nasılsınız umarım iyisinizdir. Uzun zaman sonra bölüm atmak iyi. Geldi. Açıkçası...

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya yazarsanız sevinirim :)

Mücadelem Where stories live. Discover now