Bölüm-20

80 2 0
                                    

“Miranda!!!”

“Sakın yaklaşma yoksa onu öldürürüm.” Silah miranda’nın başına dayalıydı. Korkudan titrediğini görebiliyordum.

“Ulan adi herif. Eğer ona dokunursan o mermileri zevkle ağzına boşaltırım.”

“Kes lan boş tehditleri. Seni uyarıyorum. Bir kahramanlık yapmaya kalkarsan kızın beynini dağıtırım. Şimdi ellerini başının üstünde sabitle ve diğerleri gibi yere yat.”

“O ne olacak.” Dedim miranda yı göstererek.

“O bizim buradan kaçış biletimiz olacak.”

“Onu bırak beni al.” Bu günlerde çok iğrenç klişe laflar kullanmaya başladığımı fark ettim. Miranda beni değiştiriyordu.

“Oldu. İsteğe göre hareket etmiyoruz burada. Sizde çabuk boşaltın kasayı. Sen güvenlikleri bağla. Polisler birazdan burada olur acele edin lan acele.” Adamlarına emirler yağdırıyordu. Bankanın güvenliklerini kendi kelepçeleriyle bağladılar. Diğeri tüm kasayı boşalttı. Adamların ikisi silahlarını içinde benim de olduğum yerde yatan kalabalığa doğrulttu. Diğerinin silahı hala miranda’nın başına dayalıydı.

“Yerinizden kımıldarsanız mermiyi başınıza yağdırırım.”

“Ben o mermiyi senin bir yerlerine boşaltacağım.” Sessizce mırıldandım.

“Bir şey mi dedin?”

“Diyorum ki mezarını kazdır şimdiden.”

“Haha o nedenmiş?”

“Çünkü şuandan itibaren sen artık bir ölüsün.” Bu sözüm üzerine ayağıyla karnıma sıkı bir tekme geçirdi. Tekmeyi hissetmemiştim bile. Bağırmak yerine güldüğüm için ikinci tekmeyi de attı.

“Elinden gelenin en iyisi bu mu yani?” Adamı daha fazla kızdırmaya çalışıyordum. Bana nasıl olsa hiç bir şey yapamazdı. Ama miranda ya zarar gelmesine de izin veremezdim.

 “Bunu da alın. Güzel bir işkence fena olmaz.” İşte tam da istediğim olmuştu. Gerçi beni yanlarına almasalar da yinede arkalarından gidecektim ama böylesi benim için daha kolay olurdu. Adamlardan birisi benim elime de bir kelepçe taktı. Başıma silah dayayıp önlerinde yürümeye zorladı. Elinde ki silahın için de tahta kurşun olmadığı sürece beni öldüremeyeceğini bilmiyordu tabi salak. Onlara itaat ettiğimi düşünmelerine izin verdim.

Bankanın önünde siyah bir minibüs onları bekliyordu. Minibüs’ün içinde de kar maskeli iki adam bekliyordu. Kafama silah dayayan adam beni minibüs’ün içine itti. Ardımdan da Miranda yı itti. Ayağı kapının girişine takıldı. Tam üzerime düşüyorken kelepçeli kollarımla onu tuttum. O anda gözlerinde biriken yaşları fark ettim.

“Mir neden ağlıyorsun?”

“Justin. Bi-bizi öldürecekler mi?” Ağlamaya başlamıştı. Korktuğu her halinden belli oluyordu.

“Şşş miranda. Ağlama. Hayır bizi öldüremeyecekler. Sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim.”

“N-nasıl? Nasıl kurtulacağız onların elinden?”

“Ağlama. Ben seni kurtaracağım.”

“Silahları var. Seni öldürürler.”

“Beni öldüremezler Mir.” Onu teselli etmek istiyordum ama bir türlü yapamıyordum.

“Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun. Sen ölümsüz değilsin.”

“Belki de öyleyimdir.”

IMMORTAL WARRIORSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin