4- "Kim Taehyung'un rakipleri."

772 109 39
                                    




Kafeteryada takım arasında çıkan küçük ve sessiz bir tartışmanın ardından herkes, elimizden geleni yapacağına dair söz verdikten sonra akşamki partiye kadar dinlenmek için odalarına çıkmıştı. Jimin ve Lisa kendi aralarında grup için değerlendirme yaparken onunla bu kadar çabuk karşılaşmayı beklemediğimi fark ettim. Yine de bir avantaj olabilirdi. Turnuvanın en değerli oyuncularından biri görülen kişiye karşı mutlak bir galibiyet alırsam hem kendimi göz önüne atardım, hem de onun düşüş yaşamasını sağlardım.

Bulunduğumuz masada belki de birkaç saat daha oturup sohbet ederken belki de on on beş kişinin kaldığı büyük salonda sesler kolayca ayırt edilebiliyordu. Jimin ve Lisa'nın sohbetine başta katılsam da sonradan yeni çıkan bakım ürünlerine geçtiklerinde sadece dinlemekle yetinmiştim. İkisi takım sayesinde tanışmış olmasına rağmen sanki yıllardır arkadaşlarmış gibi iyi anlaşıyorlardı. Lisa ile birbirimize Jimin için katlandığımızı düşünüyordum, başka hiçbir ortak noktamız yoktu.

Akşamki partiye gelmesi için Jimin onu ikna etmeyi başardıktan sonra herkes kendi odasına hazırlanmaya gidip ardından aşağıdaki lobide buluşmuştuk. Kapıda bizi bekleyen büyük Range Over araçlara gruplara ayrılarak bindiğimizde Lisa partiden sonra isteyenin araçlarla dönmek zorunda olmadığını söyleyerek öndeki arabaya bindi.

Bu partiden Spor Bakanlığı'nın hiçbir haberi yoktu. Sadece liselerin öğrenci kurullarının kendi aralarında plandığı bir partiydi. Alkol olmayacağı söylense de isteyenin her türlü içeceğini adım gibi biliyordum. Kısa bir yolculuğun ardından araçlardan indiğimizde memnuniyetle gülümsedim.

Parti için bir basketbol salonu kiralamışlardı.

İçeriye girdiğimizde çoktan başlamış olan parti bizim de katılmamızla iyice coştu. Jimin dj kabinine gidip öğrencileri tamamen gerçeklikten soyutlayacak şarkılar açarak dans edenlerin göz odağı haline gelmiş, tüm hünerleriyle kıvrak bedenini sergiliyordu.

Etrafına çember kurarak ona tezahürat edenlerin arasından sırayla birilerini çıkarırken bir anda karşısında Lisa'nın belirmesiyle ikisinin twerk pozisyonu alması ve herkesin çığlık çığlığa elindeki içeceklerini kaldırması bir oldu.

Hayranlıkla özgüvenini izlerken bakışlarımı basketbol sahasının içerisinde gezdirdim. Çoğunluk sahada dans ederek eğlense de benim gibi hatrı sayılır sayıda insan tribünde oturarak vakit geçiriyordu.

Tanımadığım birçok yüz etrafımdan hızla geçip giderken alkolsüz kokteylimin son kalan yudumunu da içip bardağı yanıma koydum.

Kim Taehyung ve arkadaşları bulunduğum tribünün en alt basamağında oturup gülüşürken yaklaşık bir yarım saat kadar da onları izlemiştim.

Saat ilerledikçe kendi halinde takılmak isteyen insanlar dışarı çıkarken Jimin ve Lisa da tüm enerjilerini sonunda harcamış olduklarını düşünerek benim olduğum tribüne doğru adımlarken Lisa ona seslenilmesiyle Jimin'e bir şeyler deyip hedefini aşağımda oturan bölüme yönlendirdi.

Tabii ki seslenen Kim Taehyung'du.

Yanıma gelen Jimin ile ayakta dikilerek onlarla konuşan Lisa'dan bakışlarımı Jimin'e çevirdiğimde yorulduğunu belli etmek ister gibi abartılı inleme sesleri çıkardı. Yakınımızda oturan birkaç kişinin bakışlarını kazandığımızda gülümseyerek Jimin'e döndüm ve kısık sesle konuştum.

''Aynı performansı sahada da bekliyorum.''

Yakında bulduğu kime ait belli olmayan bardağı kavrayıp içtikten sonra içinde kalan meyveleri parmağıyla alıp ağzına atmadan önce cevap verdi.

''Bakarız.''

Yanımızda beliren Lisa ile Jimin bardağını heyecanla bırakıp az önce bulunduğu yeri göstererek konuşmaya başladı.

''Akşam yemeğinde de beraber gördüm sizi, fark etmedim sanma.'' dedikten sonra kaş göz yapmaya çalışarak bir şey ima ettiğini belli edercesine konuşmasına karşı Lisa ellerini havaya kaldırıp telaşla cevap verdi.

''Saçmalama! Yemekte masalarında yer olmadığı için yanımda oturmak için izin aldılar. Ben de sadece Taehyung'a onu çok yetenekli bulduğumu söyleyip turnuva için iyi şanslar diledim. Gerçekten dendiği kadar varmış, çok kibar biri. Az önce de sadece merhaba demek için seslendi.''

Ses tonu ve mimiklerinden ona gerçekten saygı duyduğu kolayca anlaşılırken söyledikleriyle gördüğüm Taehyung'u eşleştirmekte zorluk yaşıyordum. Bana sadece kendini kaf dağında sanan biri gibi gözüküyordu. Yemekte bana bakarak gülümsemesinde alay olduğuna kalıbımı basardım.

''Bizi temsilen buradasın, onları değil.'' dediğimde ikisi de bana dönerek şaşkınca baktılar. Lisa biraz bozulmuş gibi olsa da belli etmemek için gülerek Jimin'e döndü ve otele dönmesi gerektiğini söylerek yanımızdan ayrıldı.

''Sen nasıl bir insansın ya.'' Bana inanamıyormuş gibi bakarken dudaklarımı aralayıp karşılık verdim.

''Kötü anlamda demedim ki.''

''İyi anlamda da demiş olamazsın.''

''Her neyse. Hava alalım mı?''

Masaların üzerinden bulduğumuz birkaç atıştırmalık ve kutu içeceklerden alıp dışarı çıkarak etrafta yürümeye başladığımızda kolumdaki saatten saatin on ikiyi yeni geçtiğini gördüm. Ay, otelden çıktığımız konumdan tamamen başka yere yönelmiş, görüş açımızdan yüksek binalar yüzünden çıkmak üzereydi. Hüzünlensem de belli etmeden derin bir nefes alıp Jimin'e kurayı nasıl böyle çekmiş olduğunu sordum.

Yaşadıklarını anlatmasından sonra dakikalarca gülerek kendimizle alay ederek salonun etrafında daire çizerken bir anda ileriden gelen seslere doğru giderken bulduk kendimizi.

''Onun oynayacağını sanmam. Kendini bir şey sanıyor.''

Elinde basketbol topunu çevirerek konuşan çocuğa karşı, karşısındaki çocuk omzunu silkmiş sonra etrafındaki kalabalığa şöyle bir göz atmıştı.

Jimin'i peşimsıra sürükleyerek yanlarına gittiğimde omzunu silken çocukla göz göze geldim.

''Hey! Siz Busan'dan geliyorsunuz değil mi? Seni görmüştüm kura çekiminde.'' Son cümlesini Jimin'e bakarak söylediğinde Jimin şaşırarak tepki verse de boğazını temizleyip onaylar birkaç ses çıkardı.

''Gwangju takımı kaptanı Jung Hoseok ben.'' diye elini uzattığında hiçbir çekince göstermeden hızla elini kavrayıp ben de adımı söyledim.

Topu çeviren şahısın tuhaf bakışları ikimiz arasında gidip gelirken acele etmemizi söyleyerek şimdi fark ettiğim yanımızda bulunan etrafı sadece telle çevrilmiş basketbol sahasına girdi.

''Buradaki herkes farklı takımlardan. Karma bir maç yapıp eğlenelim dedik. Katılmak ister misiniz? Bir kişilik boşluğumuz var.''

Jimin bana bakarak durumu analiz ettikten sonra kendisinin çok yorgun olduğunu söyleyerek arkasındaki çimenliğe yayıldı.

Tanımadığım insanların bulunduğu sahaya bakarken düşünmeden teklifini onayladım ve yanlarına giderek kısa sürecek bir ısınma turuna başladım.

Az önce Hoseok ile konuşan kişinin buradaki herkesi çok yakından tanıyormuş gibi davranması garibime gitse de tepkisiz kalarak bacaklarımı germeye devam ettim.

''Geliyor üst insan.''  dedikten sonra gözleriyle arkamızdaki yeri işaret ettiğinde kastettiği kişinin Kim Taehyung olduğunu anlamıştım. Taehyung da hakkında böyle konuşan kişiye gerçekten küçümser gibi alayla baktı. Yemekte benimle dalga geçtiğini sanmıştım ya, bunu tamamen kafamdan silmeye karar verdim.

Kim Taehyung'u rakibi gören tek kişi ben değildim ve bu da hiç hoşuma gitmemişti.

''Şu piçe dersini verelim.''

Yere tükürüp elindeki topla takımları oluşturmayı başlayan çocuğa karşı anlamsızca bakarken Hoseok omzumu sıvazlayıp benimle birlikte grubun yanına sessizce yürüdü. Aklımdan bin bir türlü şey geçerken sonuncusunu yakalayıp derin bir nefes aldım.

Sırtımdaki bakışların sahibine karşı rekabeti bir geceliğine bırakmayı karar vermiştim.

BÖLÜM SONU

Nasıl gidiyoruz??

Beğeni ve yorum yapmayı unutmayın, öptümm.

vice versa / taekookWhere stories live. Discover now