13- "Randevu teklifi."

394 69 22
                                    

"Bana söylemek istediğin bir şey var gibi hissediyorum."

Kuruyan boğazım yüzünden zorlukla yutkunmamın ardından sağ elimle yüzümü sıvazlayıp derin bir nefes aldım. Cevabım olmayan bir soruydu. Var gibi de hissediyordum ama kendi kendime kafamda kurmuş olmamdan da korkuyordum.

Kulağımdaki telefonu kaymadan önce sertçe kavradığım sırada "Jeongguk?" diyen annemin sesini işittim.

"Efendim." Usulca konuştuğumda ses tonumdan bile bir şeylerin yanlış gittiğini belli ettiğimin farkındaydım.

"Sorun ne tatlım?" Onu endişelendirdiğimi fark ettiğimde dalgınlığımı büyük bir hızla dağıtarak tüm odağımı konuşmamıza verdim. Kadının yüreğine indirmeye gerek yoktu. Aptalca ergen işleriydi.

"Burada bir arkadaşım var." dedim hızlıca. Konuşmama devam etmemi beklediğini fark edince kuruyan dudaklarımı dişlemeye başladım.Annemden bir şey saklayabilmem imkansızdı. Tavsiye vermesini beklemiyordum, zaten o da böyle bir beklenti içinde değildi. İkimiz de biliyorduk ki bazen sadece konuşmak ve dinlemek bile iyi bir terapi türüydü.

"Hmm, yeni bir arkadaş mı?" Meraklı ses tonu kıkırdamama sebep olurken oturduğum yerde kıpırdamaya başladım. Az önce ısırdığım dudağımda kalkmak üzere olan derimi elimle çektim.

"Evet, burda tanıştım. Turnuvada yarışıyor o da." Sallamaya başladığım ayağımla gözlerimi biri gelirse diye kapıya diktim. Soyunma odasında yalnızdım ama yine de temkinli davranmakta zarar yoktu.

"Biliyorsun insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyorum. Arkadaşlarım hep çok az sayıda oldu." Parmağıma baktığımda dudağımı kanattığımı anca fark etmiştim. Bu aralar çok kurumaya başlamıştı.

"Bunun yeni arkadaşınla ne alakası var?" Benim konudan uzaklaştığımı fark eder etmez asıl noktaya döndüğünde oturduğum yerden istemsizce kalkıp odanın içinde volta atmaya başladım.

"Benimle iletişim kurmak için çok fazla çabalıyor. Birlikte vakit geçirmemiz için falan işte, anladın sen." Kahvesini höpürdeterek içtiğini burdan bile duyduğumda heyecanlandığının farkındaydım. Hayatımda gelişmeler olması onu mutlu ediyordu. Asosyal oğlu yeni biriyle tanışınca dünyada ondan mutlusu olamazdı.

"Ve?" dedi konuşmaya devam etmem için teşvik ederken. Bu şekilde döküleceğimi bilecek kadar tanıyorduk birbirimizi.

"Neden onunla zaten tanışıyoruz gibi hissediyorum? Çok az süredir tanıyorum ama.. ama yabancılara koyduğum mesafeyi koyamıyorum ona. Jimin ile nasılsam öyleyim resmen. Hatta bazen daha da fazla deşifre ediyorum kendimi. Anne, ben ne yapacağım?"

Sesimin titremesiyle dolan gözlerimi engellemek için olduğum yerde durup başımı geriye atıp bir süre tavanı inceledim.

"Bebeğim benim. Neden bu kadar şeyi kafana takıyorsun? En güzel yaşlarını yaşıyorsun, bunu aklından çıkarma. Kafanı bunlarla yormak yerine anın tadını çıkarmaya çalışmalısın. Yeni arkadaşınla vakit geçirmek seni iyi hissettiriyorsa bundan kendini mahrum bırakmamalısın."

Başımı hala geride tutmama rağmen annemin dediklerini duymamla gözyaşlarıma hakim olamadım. Birkaç tanesi özgürlüklerini ilan ederek saçlarımın arasında kaybolduğunda burnumu çektim.

"Bağlanmaktan korkuyorum. Ya tekrar-"

"Jeongguk." Sertçe araya girdiğinde az önce kalktığım yere tekrar oturup sanki karşımdaymış gibi ağlamayı kesip sakince düşünmeye çabaladım.

vice versa / taekookWhere stories live. Discover now