6- "Akşam yemeği."

844 109 64
                                    

Otel odasına tıkılı kaldığım koca bir günü resmen yatakta telefon oynayarak geçirmiştim. Yarama yaptığım soğuk kompresi de unutmamak lazımdı tabii ki. Jimin giderken uygulamaya devam etmem konusunda uyarmasına rağmen, sürekli arayıp emin olmak istemişti. En sonunda iki saat kadar önce telefonumu uçak moduna alarak abur cubur yemeye devam etmiştim.

Turnuva benim adıma berbat başlamıştı. Antrenmana katılmakta ısrar etsem de, hocamız da dinlenmem konusunda beni tembihleyip otelden takım otobüsüyle ayrılmıştı. Odada geçen koca bir günün sonunda dört gibi Jimin gelmiş, telefonumu kapadığım için bir süre azarladıktan sonra banyoya girmesiyle umursamadan elimdeki telefonla oynamaya devam etmiştim.

Bir bölüm dizi izlememin ardından Jimin duştan çıkıp giyinmeye başlarken bana dönmeden konuşmaya başladı.

''Akşam yemeğini dışarıda yiyeceğiz.'' Pantolonunun düğmesini kapatıp beni baştan sona süzdü. ''Hazırlansan iyi olur, tabii böyle geleceksen bilemem.''

Elimdeki buz torbasını yatağa atıp hızla kalktım ve dizleri yırttık jeanimin üstüne beyaz oversize bir tişört geçirdikten sonra alayla dudaklarımı ayarladım.

''Hoca bize kıyak mı yapıyor, hayırdır?''

Aynanın karşısına geçip saçlarımı elimle düzelterek şekil verirken Jimin de dudaklarına nemlendiricisini sürerek soruma cevap verdi.

''Hayır. Min Yoongi ısmarlayacakmış.''

İstemsizce çatılan kaşlarımla anlam vermeye çalışıyordum. ''Niye bizim takıma yemek ısmarlıyor ki?'' Mırıldanarak çıkan sesimle aynadan Jimin'e bakarken o da bana aynadan ciddi olup olmadığımı anlamak ister gibi baktı.

''Mal mısın Jeongguk? Min Yoongi neden bizim takıma yemek ısmarlasın, sugar daddy mi o?'' Dediği şeye bir saniyeliğine durup kendi kendine güldükten sonra tekrar konuştu. ''Sana ve bana ısmarlıyor.''

''Bizim sugar daddy'miz mi yani?''

Bu sefer gülen benken Jimin biraz düşünmüş gibi yapıp ardından sinirle balmının kapağını kapatarak şifonyerin üstüne fırlattı.

''Seninle beraber bir fantezinin içinde olmak mı? Lütfen beni yalnız bırak. Sugar daddy'in ya da sugar daddy'im olabilir, daddy'miz olamaz, anladın mı Jeongguk?''

Tartıştığımız konunun saçmalığı yüzünden ikimiz de gülerek odadan çıkıp kapıyı kitlerken onu izledim.

''Sadece üçümüz olacağız değil mi?''

''Hayır Taehyung da var.''

Jimin asansörü çağırmak için tuşa uzanmak üzereyken kolundan kavrayıp bana dönmesini sağladım.

''Neden o geliyor sadece? Diğer arkadaşları?''

Kolunu temasımdan kurtarıp gömleğini özenle düzeltti.

''Çünkü normalde ikisi gidecekti. Lobide karşılaşıp öylesine sohbet ederken Yoongi bizi de çağırdı.''

Kısık sesle ''Belki sadece seni çağırmıştır.'' deyip başımı eğerken moralimin bozulmasına izin vermek istememiştim. Sonuçta ikisinin dün geceki olaylardan sonra çok iyi anlaştığına kendi gözlerimle şahit olmuştum. Aslında onunla arkadaş olmak istiyor olabilirdi.

Bu sefer kolumdan tutan o olarak ne ara geldiğini fark etmediğim asansöre beni sürükleyerek bindirdi.

''Zaten öyle oldu ama sonra Taehyung seni de getirmemi istedi.''

Duyduğum şeyin şokuyla yüzüm halden hale girerken konuşmak için defalarca dudaklarımı aralamama rağmen sesimi bir türlü bulmayı başaramamıştım. Turnuvanın gözde oyuncularından biri beni özel olarak mı davet etmişti yani?

vice versa / taekookWhere stories live. Discover now