the omega | minsung

34

merhabalar, öncelikle hepimize geçmiş olsun, umarım herkes sağlıklı ve güvendedir.

bir de önceki bölümlere çok yorum olarak gelen "eşine neden hyung diyor" cümlesi hakkında bir şey söylemek istiyorum, hyung ve oppayı aynı şekilde düşünebilirsiniz, neden demesin yani hitap ediyor ve minho onun büyüğü sonuçta, bizde o kelimeyi karşılayan kelime olmadığı için ağabey diye çeviriyoruz

Minho ve Jisung, çocuklarla beraber Chanların evine gelmişlerdi.

Kahvaltı masasında tam bir curcuna varken Jungwon aniden ağlamaya başlayınca Jeongin paniklemişti. "Acı mı? Özür dilerim acı olduğunu bilmiyordum."

"Ne oluyor?" Jisung ilgilendiği Jaeyun'un ağzını silip ondan oldukça uzakta oturan oğluna bakarken Jungwon sandalyeden inmişti. "Baba!"

Herkes Jungwon'un ağlayarak baba dediğinde kime gideceğini biliyordu.

Küçük çocuk masanın başında oturan Minho'nun yanına gitmiş, ağzındaki soslu ekmeği onun eline çıkarıp ağlayarak beline kollarını sarmaya çalışmıştı.

Minho elindekini peçeteye silerek oğlunu kucağına aldığında Jisung dudak büzüp Jaeyun'a döndü.

"Hyung özür dilerim o kadar acı olduğunun farkında değildim."

"Önemli değil, gel bakalım. Ağlama ya neden hemen ağlıyorsun? Çikolata yiyelim mi?" Jungwon iç çekerek ağlarken onayladığında Minho onu dizine oturtup yanaklarını sildi.

"Şşhh, ağlama bebeğim." Jisung oğluyla ilgilenen eşine gülümsemiş, doyduğunu söyleyen çocuğu kucaklayıp sandalyeden indirmişti.

İki bulaşık tabağı götürmek için ayaklandığında Seungmin de biten çayını doldurmak için kupasıyla ayaklanmıştı. İkisi mutfağa geçerken Seungmin konuşmuştu.

"Geçen gün konuşuyordunuz Chan hyungla, söylediniz mi Jungwon'a?"

"Of, hayır unutmuştum onu." Jisung tabakları lavabonun içine bırakırken arkadaşına döndü. "Söylemesek ne olur ya?"

"Yani kendi tercihiniz ama ileride öğrenince vay efendim niye bana söylemediniz derse Minho hyunga küser." Jisung dudak büzerek rezgaha yaslandı.

"Ne diyeceğim? Oğlum senin gerçek baban piçin önde gideniydi bıraktı gitti beni, bize de Minho sahip çıktı sen doğunca şak diye evlendik haberin olsun, mu?" Seungmin gülerek kolunu arkadaşının omzuna atmıştı.

"Minho hyung bunu söylemenin provasını yüzlerce kez yapmıştır, sadece senin zaman seçmeni bekliyordur." Jisung dudak büzmeye devam ederken Seungmin onun dudağına sıcak kupayı bastırmış, Jisung gülerek dudağı düzeltmişti böylece. "Yandı lan."

"Bir şey olmaz."

"Çok gıcık bir doktorsun asla çocuğumu sana getirmeyeceğim." Jisung arkadaşından ayrılıp salondaki koltuğa oturarak tahta biblo atlarla at yarışı yapan iki çocuğa gülmüş, ellerini eşinin omuzlarına yaslayıp yine dudak büzmüştü. "Chan hyung ve canım arkadaşlarım."

"Hm?" Hyunjin arkadaşına dönünce Jisung başını yana yatırdı. "Sizce... Sizce Jungwon'a Beomgyu'dan bahsetmek için uygun bir yaşta mıyız?" dediğinde ellerinin altındaki omuzların gerildiğini hissetmişti. Yavaşça sıkıp eşine doğru eğildi. "Şşhh, tanıyorum ben oğlumu, hiç umursamayacak onu."

"Bence tam zamanı." dedi Jeongin.

"Sen ne biliyorsun, çocuğun mu var?"

"Yok ve olmuyor zaten de ama yani, bence söyleyin bu hafta." Jeongin pek de umursamadan konuşunca Chan ofladı.