ly [60] part1

2.1K 139 17
                                    

1 buçuk yıl sonra...

Terleyen ellerimi hızlı bir şekilde pantolonuma silip kapıyı iki kez tıklattım. İçeriden gelen gür sesli "Gel!" komutuyla beraber kapının kolunu aşağıya doğru çekerek kapıyı açtım. Tam karşımda olan adam kafasını kaldırıp bana baktı, "Ha, Gel Atahan!" dedi elindeki dosyaları masasına bırakıp gözlüğünü çıkartırken. Kapıyı arkamdan kapatarak hocanın gösterdiği sandalyeye oturdum yavaşça. Kafamı kaldırıp karşımdaki adama doğru baktım. "Beni çağırmışsınız Hocam." dedim kendimden eminmiş gibi çıkartmaya çalıştığım sesimle. Çünkü götümden de çıkabilirdi bu ses, hiç belli olmazdı.

"Evet, ödevin hakkında konuşacaktım." dedi kafasını anlık olarak bilgisayarına çevirirken. Sabahtan beri gergin olmama sebep olan nedene sonunda gelmiştik. Ellerimde oluşan terlemeyi tekrar hissederken, derince yutkundum. Bu ödeve varımı yoğunu vermiştim ve bu dersten geçebilmen için de çok önemliydi. O yüzden bu kadar stresliydim çünkü bu hocanın bir konusunda oldukça cimri olduğunu duymuştum. Düşük not vermek için illaki bir açık bir yanlış buluyormuş. Bu zaten gerginlik dolu bedenime hiç iyi gelmemişti ama hocanın yüzündeki ifade sanırım bir ilki başardığımı gösteriyordu. Yani sanırım....?

"Ödevime baktım, şaşırdım çünkü ilk defa bu kadar özenle hazırlanmış bir ödev görüyorum. Olmamış tek bir yer yoktu. Bu yüzden sana 60 veriyorum." dedi. Şimdiki notlarına göre gayet iyi olsa da övmesine göre az olan not için şaşırmıştım. Benim şaşırmama bir anda kısık bir kahkaha attı karşıdaki adam. "Şaka, korkma. 90 aldın unutma ki benden kimse 100 alamaz." İtiraz etmek istemediğim için teşekkür ettim ve çıkabilirsin dediği için hızlıca dışarı çıktım. Kapının önüne çıkar çıkmaz derin bir nefes alıp verdim. Resmen büyük bir yükten kurtulmuştum. Cebimdeki telefonumu hemen çıkartıp bu mutlu haberi vermek için annemi aradım. Uykusuz geçen günlerimi çok iyi biliyordu o maalesef bu yüzden ilk onun haberi olmalıydı.

Annemin sevinçli ve güzel sözlerini duyduktan sonra hemencicik kapatıp Egeberk'i aradım. Egeberk bir haftadır Trabzondaydı ve bugün de Rize'ye geçecekti. O yüzden ne zamandır onunla da konuşacak vaktim olmuyordu sürekli bu ödevle uğraştığım için. Egeberk'i açmasını beklerken liseli zamanlarımda üniversiteye gitme hayalleri kurardım. Her şey daha iyi olacak derdim, hayır her şey daha da güzel olmamıştı. Evet ortam daha iyiydi, artık gerçekten bir yetişkindim falan fişman ama ödevler finaller vizeler ıvırlar zıvırlar derken tabiri caizse anam ağlıyordu. Gerçekten ağlıyordu ama beni bitmiş halde gören canım anacım. Lisede olmadı hocaya iki yağ çekip geçebiliyordun dersten ama üniversite öyle değildi işte. Keşke lise zamanlarımda dönebilsem dedirtiyordu insana cidden.

Ben hayali devranlara dalmışken telefondan yorgun argın bir "Alo!" sesi yükseldi. Ay benim Egeberk'imi çok yormuşlardı. "Alo yavrum, nasılsın hayatım sesin çok yorgun geliyor iyi misin?" dedim ben de. Karşıdan gelen üç beş hışırtıdan sonra tekrar o yorgun ses geldi. "Sesini duydum daha iyi oldum be gülüm." kekoymuşcasına söylediği cümleye kahkaha attım. Yorgun da olsa beni güldürmeyi başarıyordu. "Yavrum seni çok mu yoruyorlar orada, kaç gel buraya valla seni onlara yem etmem." dedim. "Ah ne yavrum ayıp olmayacağını bilsem valla billa gelirim de işte. Yorulsak da ana baba sözü işte hayır diyemiyorsun."

"Hep seni bu hale getiren hayır diyememen değil mi zaten Egeberk'im. Kendini bitiriyorsun böyle." derken çantamdaki stresli zamanlar için bulunan çikolatayı açtım. Çikolatayla aram pek yoktu ama stresime birebir olduğu şu götürmez bir gerçekti.

"Neyse ne bugün senin ödevin bilmem nesi vardı öyle diyordun geçenlerde. Nasıl geçti? Umarım güzel geçmiştir onun yüzünden doğru düzgün konuşamadık bile." derken tekrar birkaç hışırtı geldi. Sanırım ev kalabalıktı.

"Aslında telefonu alıp seni ararken aklımda seni kandırmak vardı ama yorgun sesini duyunca kıyamadım. Geçtim şükür, 90 verdi hoca. Başta bir korkuttu ama sonunda başardım yani."

"Desene artık konuşmamız için bir sorun yok ortada."

"E tabii ama sen gelmeyi düşünmüyorsun herhalde buraya hem bak bir haftalık tatilimde varken evde birlikte kalırdık." dedim cilveli sesimle. Çok özlemiştim onu.

"Yavrum," dedikten sonra bir iç çekti. "Rize'de de birkaç gün kalmam lazım yeminim olsun en kısa sürede kapının önündeyim." dedi. Elimdeki çikolatadan bir ısırık daha alırken gülmek ve ağlamak arasında kalmıştım.

"En fazla 2 gün daha Ege, iki gün sonra kapımın önünde olma bak ben nasıl anamın evine gidip sana yüzümü göstermiyorum." sesimi tehtitvari çıkartmaya çalışırken konuştum.

"Aman Atahan aman zaten yüzünü gören cennetlik bir de anana gidip beni sensiz koyma. Valla iki güne kapıdayım. İki gözüm önüme aksın ki."

"Ay sen deme yine de öyle şeyler, tamam iyi bak kendine çok da yorulma kızarım bak. Sonraki aramam da bir daha sesin yorgun çıksın sana kalmadan ben basar gelirim kapınızın önüne."

''Tamam yavrum, sen de kendine dikkat et."

HEPİNİZE MERHABA SANIRIM ARTIK SONA GELDİK HA. DAHA Mİ GELMEYELİM 2 BUÇUK YIL OLDU RESMEN BU KİTABA BAŞLAYALI BELKİ DE 3 HATIRLAMİYORUM BİLE ARTİK. NEYSE ÇOK BEKLEDİNİZ BİLİYORUM HALA OKUYAN VAR Mİ BİLMİYORUM AMA BU FİNALİN İLK PARTI OLACAK. ONA GÖRE OKUYUN. ASIL FİNAL KONUŞMASI DA PARTLAR BİTTİKTEN SONRA OLACAK SİZİ SEVİYORUM🥺

laz yarim [boyxboy texting]Where stories live. Discover now