1.Bölüm

193 16 171
                                    


~






Son provalarımız bittiğinden beri artık rahatlamış hissediyordum. Birkaç haftadır Haechan 'la üzerinde çalıştığımız şarkı sonunda tamamlanmıştı ve çıkmasına birkaç gün kalmıştı. Bunun için heyecanlıydım çünkü her yeni yaptığımız işte aynı duyguları hissederdim, her birinde ilk günkü heyecanımı korurdum ve bundan keyif alırdım.

Haechan'la ben her ne kadar birbirimizden nefret ediyor gibi görünsekte, gerçek asla öyle değildi. O yaramaz biriydi ve etrafındakilerle uğraşmaya bayılırdı, bunu tabii ki sevdiklerine yapmaktan hoşlanıyordu en çok da Mark'a... Ama benimle de hatrı sayılır bir şekilde uğraşırdı. Bazen bu duruma hiç alışık olmayan fanlar ondan uzak durmamı hatta ona dikkat etmemi falan söylerlerdi, bu durum cidden komikti. Onlara endişelenecek bir şey olmadığını ve aslında Haechan ile birbirimizi çok sevdiğimizi söylerdim.

Elbette benim küçük kardeşim gibiydi, birçok üye benim için öyleydi ve bende bundan mutluydum. Nct de olmak aslına bakılırsa, hayatımın bana sunduğu en güzel hediyeydi. Bütün üyelerimi seviyordum ve her biriyle aramı iyi tutmaya, onlarla ilgilenmeye çalışıyordum.

Abim dışında en yakın arkadaşım Taeyong, bilirsiniz. Onunla aramızdaki bağ sonsuz güçte ve beni güçlendiren, aynı zamanda umut veren bir ilişki. Onun arkadaşlığına her zaman minnettardım, öyle kalacağım. Taeyong a o kadar imrenir ve onunla gurur duyardım ki, şimdi şu durumda olmasının tek nedeni bunu her noktasında hakkettiği idi. O gerçekten inanılmaz biri, iyi bir kalbi var ve Nct nin ona her zaman ihtiyacı var.

Bir iş birliği olan parçamızda Haechan da bende gerçekten iyi iş çıkarmıştık, tüm sonuçları merakla bekliyor ve heyecanlanıyordum.

Şimdi fazla yorgun hissetmiyordum ama yinede enerjikte değildim, Johhny hyungla konuştuğumda spordan sonra yemek yemeye gidelim demişti ve şimdi yurttan çıkmış saat 20:00'yi geçerken onunla buluşacaktım. Aslında yurtta bende bir şeyler hazırlayabilirdim fakat cidden şimdi üşeniyordum.

Seul'ün en güzel yerlerinden birindeydik ve burası gelmeye değer, herkesin en azından bir kere uğraması gereken bir yerdi. Bütün şehri görebilirdiniz, binanın en üstünde bulunan bu restaurant sanki gökyüzünde olduğunuz hissini verirdi. Açık gökyüzünden görünen yıldızlar, boydan boya cam olan duvarlardan gözlerinizi alırdı. Burası çok güzeldi, Johhny hyung dışarıda yemek yiyelim dediğinde buraya gelmek istemiştim.

Daha önce de geldiğimiz için alışık olduğumuz bir yerdi ve görevliler bizi saygıyla karşılaştığında, mekânın fazla kalabalık olmadığını öğrendiğimde mutlu olmuştum. Kendimi bildim bileli, kalabalık ortamlardan hoşlanmazdım. Elbette bulunmam gerektiğinde de bulunurdum, ama tercihim daha sakin yerler olmasınaydı.

Yemek yiyeceğimiz masayı, restaurantın açık olan kısmında seçmiştik, manzara camlara yakın olan masalarda daha güzel görünüyordu. Buranın iç kısmında yani camlardan biraz uzakta kalan bölümünde genelde iki kişilik masalar bulunurdu, başbaşa yemek yemek isteyenler için daha şık ve hoş bir ışıklandırmayla dekore edilmişti. Ama bizim buna ihtiyacımız yoktu.

4 kişilik bir masayı gözüme kestirip ilerlediğimde, şık giyimli genç bir garson da bize eşlik ediyordu. Sandalyeme oturduğumda Johnny hyungun birine seslendiğini işittim,

-"Ah-selam çocuklar"

Deyip gülümseyerek arka çaprazımızda kalan ve bize göre daha kalabalık olan masaya doğru ilerlemişti.

Onları gördüğümde bende şaşırmış ve kocaman gülümsemiştim, kalkarken garsona teşekkür edip birazdan yanımıza uğramasını rica etmiştim. Johhny hyungun yanına, kalabalık masaya vardığımda gördüğüm üyelere selam vermiştim ve sırayla görüşmüştük.

Doshi | Room İn The Sky Where stories live. Discover now