17.Bölüm Final

71 7 26
                                    






~






Tüm bedenim artık benden bağımsız hareket ederken ayaklarım çoktan daireye adımlamıştı. Buraya en son hangi gün geldiğimi bile unutmuştum, bunun için fazla zaman geçmişti. En son burada oluşumuzda, birlikte olmuştuk. Onu, bana inanması için mektupları okuması konusunda iknâ etmiştim ve sanırım başarmıştım. Çünkü tek ihtiyacımız olan şey beni anlamasıydı. Yazdığım mektupları okuduğu an hızla yanıma gelmiş ve dudaklarımı esir almıştı. Buna ilkin şaşırsamda, gözlerimi kapatmadan ve ona kendimi bırakmadan edememiştim. Çünkü çok özlemiştim.

Şimdi ise o günden sonra haftalar geçmişti. Geridönüşümüz bitmişti ve yoğun programımız yarım gün olsun hafiflemişti. Yuta ve Johhny hyung un yanından ayrılırken öğleden sonra abim ve daha sonra da annemle olacağıma dair yalan söylemiştim. Onları da çok özlemiştim ama her şeyi riske atmama sebep olan bu adamı biraz daha göremezsem, yaşadığımı dahi hissedemeyecektim.

Onu görmeliydim. Ona dokunmalıydım. Onu öpmem ve hissetmem gerekiyordu. Parmak uçlarım yanıyordu. Bunun nasıl bir his olduğunu, üzerinden geçen zamana karşın hâlâ anlayamamıştım. Nasıl bir etkiydi bu? Nasıl bir çekimdi? Tutku denilen şey bu muydu? Yoksa şehvet? Hangi kavrama uyuyordu yaşadıklarımız?...

Onun o tatlı hallerine, güldüğünde kısılan ve kaybolan gözlerine, yumuşacık yanaklarına, sıcak dudaklarına ve beni ele geçiren dokunuşlarına ihtiyacım vardı. Beni hipnoz ediyordu, uyuşturuyordu. Daireye geldiğim andan beri dakilar olmuştu ve saat çoktan öğleden sonra biri geçmişti. Tüm işlerini halledip yanıma gelmesi ne kadar daha beklememe neden olacaktı? Üstelik bir sürprizi olduğunu söylemiş ve beni daha da sabırsız biri yapmıştı.

Her ne kadar kendime dikkat etsemde yorgun görünüyordum. Üzerimdeki kıyafetler daha iyi olabilirdi. Ama plansız gelişen bu görüşmeye ancak bu şekilde gelebilirdim. Umarım beni böyleyken bile beğenirdi. Onu merak ediyordum ve görmek istiyordum. Daha fazla sabretmek istememiş ve telefonu elime aldığımda onu aramak için hareketlenmiştim.

Fakat kapıya girilen şifre ve ardından açıldığı sesiyle duraksamış, kalbimin atışını bile unutmuştum. Onu beklerken mutfaktaydım ve sese yönelerek giriş kısma adımladığımda kapıyı arkasından kapattığını görmüştüm. Sessizce bana dönüp bakışlarını yönelttiğinde gülümsemişti. İşte... Sanırım şimdi yaşıyordum. Kalbimin atışlarını boğazımda hissediyordum. Bu his beni bulutların üzerine çıkarıyordu, hemde her defasında...

Saniyeler içinde hareketlenmiş ve kanepenin üzerinden atlayarak yanıma ulaştığında ne yaptığını bile anlayamamıştım. Gülerek beni kollarıyla sarmaladığında, dudakları da buna eşlik etmişti. Yeniden benimleydi, yine sıcaklığını hissedebilmiştim ve dudaklarımız birbirini esir almıştı. Onu öpmeye bayılıyordum, benim dudaklarım için söylediklerinin yanında kendininkiler de aynıydı. Onunla öpüştükten sonra kırmızılaşmış ve şişen dudaklarını gördüğümde aklımı kaybedecek gibi oluyordum. Nasıl göründüğünün farkında bile değildi, bunun için öyle şanslı hissediyordum ki. Bu hâllerini görebilen tek kişi olduğum için her seferinde şanslı hissediyordum.

Dudaklarımız ayrıldığında yine yüzünün her köşesinde gözlerimi dolaştırmış ve afallamıştım. Beni ilk kez böyle öpmemişti ama her defasında afallamama neden oluyordu. Kalbim her defasında boğazımda atıyordu ve bedenim eriyordu. Gözlerimin içinin dahi gülümsediğinden emindim çünkü bunu, onun sıcak bakışlarında görebiliyordum.

-"Seninle olduğum zaman, her şeyden sıyrılıyorum. Dünya başka bir yerde, biz bambaşka bir yerde oluyoruz. Buna bağlıyım..."

Demişti, canlı ve heyecan dolu sesiyle. Nasıl da hissettiğim her şeyin aynılarını dile getirebiliyordu?.. Sanki benden habersiz düşüncelerimi okuyor gibiydi ya da biz sahiden de birlikteydik. Bedenlerimiz, ruhlarımız ve düşüncelerimizle, bu harika hissettiriyordu.

Doshi | Room İn The Sky Where stories live. Discover now