10.Bölüm

55 7 19
                                    


Eğer bir bölüm seçmem gerekseydi sanırım bu bölüm olurdu. Bu en sevdiğim bölüm, yazarken çok duygulandım ve en sevdiğim kısım oluverdi. Umarım hoşunuza gider.

Sevgiyle~



~







3 hafta... Yoğun geçen koca bir üç haftanın ardından buradaydım. Hâlâ bıraktığımız gibiydi, hâlâ kokusunun kalıntıları kendini hissettiriyordu. Ya da zihnim öyle hayal ediyordu. Buraya kendimi attığım ilk adımımdan beri huzurla nefes alıyordum. Şirkette işlerimi tamamladığımda, mümkün olan ilk fırsatta daireye kendimi atmıştım.

Yakın zamanda geridönüş yapacaktık ve kayıtlar, çekimler, haftalık bölümler, pratikler... derken uyumaya bile zor vakit ayırabiliyorduk. 3 haftadır hiçbir haber alamamış ve iletişim kuramamıştık. Onunda yoğun olduğunu biliyordum. O geceden sonra bedenimde bıraktığı izler hâlâ hissediliyordu.

Yıkılmıştım, mahvolmuştum, bedenim paramparça olmuştu, ama kalbim... Sanki kanatları vardı. Yeryüzündeki en mutlu kişi olmuştum. Onunla sevişmek tahmin edemeyeceğim kadar yoğundu, bambaşka bir şeydi, hissettiklerim tanıdık değildi, yeryüzüne ait değildi.

Ona öyle alışmıştım ki... Yüzüne, ellerine, kokusuna, sesine, dokunuşlarına... Bu aptal ama tatlı, hoş mektuplara... O kadar iyiydi ki,  o kadar gerçek olamayacak gibiydi ki... Kim Doyoung, kalbimde ve zihnimde asla tahmin edilemez bir etki yaratmıştı. Sadece onu düşünüyordum. Pratik yaptığım saatlerde aynada kendime bakarken aslında onu seyrediyordum.

Kulağıma dolan müzik ve bedenimi bıraktığım tüm ritimlerde onu hayal ediyordum. Bedenim ona susamıştı, kalbim onunla olmak istiyordu. Hâlâ şaşkındım ama alışmıştım da. Şimdi yatak odasında, yatağa öylece oturmuş, yazdığı mektuba kavuşmanın heyecanıyla titriyordum, kalbimin hızını avuçlarımda hissediyordum.

Sevgili, tatlı Elvin~

O  kadar tatlı ve beklenmediksin ki... Bu akşamı ve olanları asla tahmin edemezdim, hâlâ şaşkınım. Gittiğinden beri hâlâ kalbim normale dönmedi. Bu öyle bir his ki, tarif edemiyorum. Yeryüzünde değilim, yıldızların ötesindeyim...

Her gitmek zorunda oluşumuzda canım sıkılıyor. Buraya ikimizide hapsetmek istiyorum. Saatlerce kahve içelim ve bana noodle pişir istiyorum.

Bu akşamı ve seni zihnimden çıkarabilmem mümkün görünmüyor... Bana ne yapıyorsun böyle?...

Ah- söylediklerin kuruntu, buna sebep olansa şaşkınlığın, çünkü seni anlayabiliyorum. Sen öyle özelsin ki, bu saçma kuruntular haksızlıktan başka bir şey değil. Seninle olduğum an, kalbim bedenimde değildi, müthişsin...

Şimdiden bir şeyleri özlediğimi hissediyorum. Umarım fazla uzun bir ara olmadan yeniden olabiliriz ve bu kez kahve kokusu duyabiliriz?...~

BENİM ELVİN'İM~

Mektubu okuduğumda kalbimin göğüs kafesimi zorlayışı asla şaka değildi. Ben Elvin'dim. Onun Elvin'i... Bu hissin nasıl olduğunu tarif edemiyordum ama içimde oluşan fırtınalar beni bu dünyadan soyutluyordu. Yazdıklarını birkaç kez daha okuyup mektubun üzerinde dudaklarımı gezdirmiştim. Gözlerimi kapattığımda onun yüzü ve dudakları zihnimde belirmişti.

Sabırsızdım ve tüm bu olan biten hayatın arasında ona ihtiyaç duyuyordum, onu görmek istiyordum. Güneş yeni batıyordu ve yıldızlar o güzelim gökyüzünde yeni yeni beliriyordu. Cam duvarlardan yıldızları seyrettiğimde, bu henüz taze olan akşamı onu görerek geçirmek istiyordum. Ne kadar yoğun olduğumuzu bilsem de bunu istiyordum. Buradaydım ve yanıma gelmesini istiyordum.

Doshi | Room İn The Sky Where stories live. Discover now