Kâbus

1.4K 208 42
                                    

Beğenin lütfen 🔪

YORUM DA ATIN

"Yapma! Lütfen... Lütfen dur artık!"

Karşımdaki adam korku ile yerde kendini geriye doğru ittirirken ben ise sakince sigaramı içiyordum.

Diğer elimde bir şey vardı... Başımı eğip elime baktım.

Kanlı bir... Bıçak?

Ne olduğunu anlamayarak karşımdaki adama baktım. Sonra hemen sağıma baktım.

Yerde kanlar içinde biri yatıyordu.

Elimdeki bıçağı şok içinde düşürürken adama döndüm. "Kim yaptı bunu?"

"Uzak dur benden! Özür dilerim!"

"Ne diyorsun? Hey!"

Ona doğru birkaç adım attım ama sırtı duvara dayanmasına rağmen hâlâ geri gitmeye çalışıyordu.

"Canavarsın sen! Canavar!"

"Ben... Neyim?"

Terler içinde yataktan doğruldum. Ne görmüştüm ben öyle?

Doğruyu söylemek gerekirse gerçekten gördüğüm en korkunç kâbustu.

Neydim ben orada? Katil mi?

Dışarıda yüksek sesle çakan şimşek ile titredim. Başımı cama çevirdim.

Ah, yağmur yağıyordu.

Bir süre öylece etrafa bakındım.

Bazen odamın çok büyük olması beni korkutuyordu.

Chisaki'yi görmek istiyordum. Saat kaçtı ki?

Ayağa kalkarak ayaklarımı yere sürte sürte salona gittim.

Dışarıdan gelen hafif ışık ile gözlerimi kısıp saate baktım. Sabaha karşı 4 oluyordu.

Chisaki belki hâlâ alt kattaki odasında duruyordur...

Ayağıma terliklerimi geçirip sessizce odamdan çıktım. Merdivenlerden yavaş yavaş inerek koridorda onun odasına ilerlemeye başladım.

Tamam, bu saatte gerçekten ev korkunç oluyordu. Hem de dışarıda bu şekilde yağmur yağıp, şimşek çakarken.

Tanrı aşkına, normalde illaki karşıma bir çalışan çıkardı. Siktiğimin evinde tek başımaymış gibi hissediyordum.

Chisaki'nin odasının önüne geldiğimde yavaşça kapıyı açtım. "Chisaki?"

Oh ne güzel amına koyayım! Oda boştu!

İç çekerek kapıyı geri kapadım ve koridora baktım.

Ben onun uyuduğu odayı bilmiyordum. Onu her zaman bu odada görmüştüm.

Kafamı sola çevirip tamamen karanlık olan koridora baktım.

Oh, tanrım. Oraya öldürseler bile gitmezdim.

Odasının üst katlarda olduğunu umarak tekrar merdivenlere ilerledim ve hızlıca çıkıp sağa ve sola baktım.

Tamam, önce sağa gidecektim.

Telefonumu yanıma almamanın pişmanlığını yaşarken önünden geçtiğim kapılara bakındım.

Chisaki'nin odası olduğunu nereden anlayacaktım? İlla ki girmem gerekiyordu.

Bir odanın kapısını yavaşça açarak içeri baktım.

Kütüphaneydi. Hem de gerçekten çok geniş bir kütüphane.

Birkaç saniyeliğine gitmek istediğim yeri unutup kütüphanenin içine bakarken koridordan gelen ses ile kaskatı kesildim.

Aris, sen bebek değilsin.

Neden şu an bu kadar korkuyorsun?

Tanrım kesinlikle bu kadar büyük evler çok korkunç oluyor!

Kapıyı sessizce kapatıp arkamı döneceğim sırada gördüğüm beden ile irkilerek kapıya yapıştım. "HASSİ-"

Ağızım bir el ile kapanınca birkaç saniye içinde rahatladım çünkü ağızımı kapayan elde eldiven vardı.

Bu, Chisaki'ydi.

"Aris?"

Elini ağızımdan çekince derin nefesler alarak önüme düşen saçları geri ittirdim. "Sen beni kalpten mi götürmek istiyorsun?!"

Uyuyanlar uyanır diye fısıldayarak konuşmuştum.

"Ne?" o da bana eşlik ederek fısıldadı.

Bir saniyeliğine gülerek başımı iki yana salladım. "Neden bu kadar sessiz geliyorsun? Korkudan ödüm patladı!"

"Ah, çok affedersin. Sabahın bu saatinde koridorlarda gezenin sen olduğunu düşünmek yerine düşman içeri girdi sandım!"

"Kızma bana!"

"Sen bana kızıyorsun!"

Bir süre sessizlik oldu.

"Bu saatte ne yapıyorsun burada?"

"Ben... Seni arıyordum."

"Ne?" ciddi anlamda şaşırmıştı. Kaşları havaya kalkmış, gözlerini büyütmüş bana bakıyordu.

"Ben biraz yalnız hissettim de. Seni görmek istedim. Aşağıdasındır sandım ama orada değildin."

"Bu saatte neden orada olayım?"

"Ben ne bileyim! Geldiğim ilk gün oradaydın!"

"Çünkü o zaman geldiğin ilk gündü ve seni kontrol etmem gerekti."

Dudağımı ısırıp başımı yere eğdim.

Derin bir nefes alarak elimi tuttu ve beni peşinden sürüklemeye başladı.

"Nereye?"

"Odama. Senin yüzünden rahatça uyuyamadım. Şimdi gidip uyuyacağım."

Başını bana çevirdi ve gözlerini kıstı. "Sen de uyuyacaksın."

Chisaki (Overhaul) x Reader |Bnha x Reader|Where stories live. Discover now