23

13.9K 802 115
                                    


YAZAR ANLATIMIYLA:

Mira'nın evden gittiği gün;

Arslan önündeki kağıtlarla ilgilenirken asistanı Gülşah durum raporu veriyordu. Kafasını biraz da olsa dağıtmayı ummuştum. Ama kafası dolu iken evrak işleri ile uğraşmak tam bir işkenceydi.

''Hocam bugün öğleden sonra ameliyatınız var.''

''İptal et Gülşah ya da Melike hoca girsin.''

''Ama hocam...''

''Gülşah ne diyorsam onu yap. Bu kafayla ameliyata giremem.''

Gülşah odadan çıkarken Arslan düşünceleri arasında boğuluyordu. Kendini ilk defa bu kadar çaresiz ve karmakarışık hissediyordu. Ne yapacağını nasıl davranacağını bilmiyordu. Dün öğrendiği şeyler onda soğuk su etkisi yaratmıştı. O etkiden bir türlü kurtulamıyordu.

Dünden beri kafasında Mira ve kardeş kelimeleri cirit atıyordu. Ne kadar düşünmek istemese de kendine hakim olamıyordu. On altı yıl önce olanları belki de en net hatırlayan oydu. Annesinin ne kadar belli etmese de ağlamalarını hıçkırıklarını duyan oydu. Küçük yaşına rağmen kardeşlerine babalık yapan da oydu.

Çınar'ı düşündü. Kardeşi... Oğlu... Çınar onun için kardeşten öteydi. İlk kelimesi baba olmuştu Çınar'ın. Abisine karşı söylenmiş bir baba kelimesi. Arslan ilk defa o gün ağlamıştı. Ve bunu yapanlardan nefret etmişti. Aklında hep Mira vardı. Çınar her baba dediğinde her baba diye ağladığında Mira'dan ve annesi Efsun Hanımdan nefret etmişti. İkizler her babalarını sorduğunda, Baran her kavga edip babası için ağladığında, Boran umursamaz gibi görünse de gece gizli gizli ağladığında biraz daha nefret duymuştu onlara. 

Aklına gelenler ile buruk bir şekilde güldü. Çınar sekiz yaşındayken olanları hatırlamıştı birden.

8 yıl önce (Çınar 8, Arslan 20 yaşında)

Arslan dersi bitince eve gelmişti. Tıp okumak onu zorlasa da üstesinden geliyordu. Zeki biriydi. Dersleri anlamakta hiç bir zaman sıkıntı çekmemişti. Zorlandığı anda doktor olma hayaline tutunuyor o beyaz önlüğü düşündükçe daha da hırslanıyordu.

Arslan merdivenleri çıkarken duyduğu hıçkırık sesleri ile adımları durdu. Çınar'ın odasından gelen bağırma ve ağlama sesleri ile koşarak Çınar'ın odasına gitti. Odaya girince gördükleri ile dumura uğramıştı.

Çınar yere oturmuş sınıf albümünü önüne almış ağlayarak resimleri kesiyordu. Arslan abisinin geldiğini fark etmemişti bile.

''Nefret ediyorum hepinizden. Benimle dalga geçmenizden de beni dışlamanızdan da sizden de nefret ediyorum. Babamın olmaması benim mi suçum. Geri zekâlısınız hepiniz.''

''Çınar?''

Çınar Arslan abisinin sesini duyunca önündeki kesilmiş kağıtları saklamaya çalıştı ama başaramadı.

''Koçum niye ağlıyorsun?''

Arslan Çınar'ı kucağına alıp yatağa oturdu. Çınar abisinin sorusu ile kendini tutamayıp sıkıca sarıldı ona. Hıçkırıkları ağlama sesleri odada yankılanıyordu.

Çınar zar zor da sustuğunda Arslan hala saçlarını okşuyordu.

''Okuldan mı kaçtın yine Çınar? Biz ne anlaşmıştık seninle bir daha okuldan kaçmak yoktu.''

Çınar dudaklarını büzerek baktı. Okuldan nefret ediyordu. Okuldaki geri zekalı sürüsünden de.

''Ben artık okula gitmeyeceğim.''

EVİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin