32

13.4K 826 149
                                    

...

YAZAR ANLATIMIYLA

Salonda büyük bir sessizlik vardı. Demirci kardeşler bir koltuğa oturmuş kurbanlık koyun gibi Mira'nın gelmesini bekliyorlardı. Aydın karşısındaki kardeşlere bakıp kaşlarını çattı. Mira'ya kötü davrandıkları için hepsini dövesi vardı. Yanında oturan sevgilisini iyice kendine çekip sakinleşmeye çalıştı. Baba demeye bin şahit isteyen Murat itini dövemediği için sinirliydi zaten. Kavga arasında bir kere vurabilmişti anca. Allah aşkına bir yumruk nasıl yetsindi. Kafasının içinde Murat'a işkenceler yapıyordu. Bu biraz da olsa keyfini yerine getirmişti. Ayça Aydın'ın sinirli olduğunu bildiği için ona sarılmış sakinleşmesini bekliyordu.

Arslan Mira'yı beklerken stresten ölmek üzereydi. Yaptıkları için pişman olmuştu. İlk öğrendiğinde çok sinirlenmişti kendilerini kandırdığını düşünmüş kardeşlerini gördükçe nefretine yenik düşmüştü. Nefreti onu beş yaşındaki birine dönüştürmüştü. Mantıklı düşünemiyordu o zamanlar. O zamanı düşününce bile Mira'yı tek başına göndermesi aptallıktı. Kardeşi olmasa bile onun güvende olduğuna emin olması gerekiyordu. Derin bir nefes alıp saçlarını karıştırdı. Şimdi yaptıklarını çekiyordu. Mira araya koskocaman bir duvar örmüştü. Bey dediği aklına gelince histerik bir şekilde güldü. Kıza bana abi deme diye bas bas bağırırken iyiydi diye düşündü. Bunların hepsini hakketmişti.

Baran yine dilini tutamamıştı. Mira ona bey deyince nasıl da şaşırmıştı. Aslında kendine kızıyordu. Türkiye'nin en iyi psikoloğu olarak geçiyordu. Ama şu son yaptıkları ne mesleğine ne de insanlığına uyuyordu. Nefreti bu kadar mı kör etmişti onu. Annesini aldatan bir adam için miydi tüm bunlar. Olanları bilmeden önce hep Efsun Hanım'ı suçlamıştı. Babası yüzünden kavga edip ağladığı günlerde ise Mira'dan nefret etmişti. Kendisini boş ver kardeşini bir kez bile ziyaret gelmeyen bir adam için Mira'yı suçlamıştı. Öfkesi gözünü kör etmişti.

Arslan da Baran da pişmandı. İkisi de öfkelerine kapılmış olanları gerçekleri görmemişlerdi. Şimdi de yaptıklarının bedelini ödeyeceklerdi. Tıpkı Çınar gibi. 

Çınar ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ablası onu görünce kötü olmuştu. Belki de burda olmaması gerekiyordu. O gün yaptıkları için vicdan azabı çekiyordu hala. Öfkesi nefreti onu mahvetmişti. Yaptığı salaklık ablasını kaybetmesine neden olmuştu. Gözlerini silerken ağlamamak için derin derin nefesler alıyordu.

Boran ise salak salak sırıtmamak için kendini zor tutuyordu. Mira ona sarıldığı için nerdeyse göbek atacaktı. Kardeşi ona sarılmıştı. Biraz kendine kızıyordu o gün evden gitmesine izin verdiği için. Mira'nın kaçırıldığını öğrenince kendine lanetler okumuştu. Kaldığı otelden valizini almış kendi odasına koymuştu. Geldiğinde verecekti. Kardeşi için her şeyi yapmaya hazırdı.

Mira salon kapısında durmuş içeri girmek için kendini gaza getirmeye çalışıyordu. 

"Hadi Mira yapabilirsin bunu. Sen neler yapmadın ki. Bunu mu yapamayacaksınız. Hem bunlar herkesin başına gelebilecek talihsizlikler. Hepsi bu. Hadi lan yaparsın sen. Daha Levent'e söveceğiz. Hadi kızım Allah yardımcın olsun. Allah kerimdir gidelim."

Aniden salona girince bütün bakışlar ona dönmüştü. Acaba kaçsam mı diye düşündü. Salondakilere göz gezdirdi. Derin bir nefes alıp Aydın'ın yanına oturdu. Aydın Mira yanına oturur oturmaz kolunu omzuna atmış kendine çekmişti.

''İyi misin kardeşim?''

''İyiyim abi''

Aydın, Mira'nın dedikleri ile Demirci kardeşlere nispet yaparcasına Mira'yı kendine çekip öptü. Kıskançlık bütün bedenini ele geçirmişti. Mira onun kardeşiydi. Karşısında ki dangalaklarla kan bağı olması umurunda bile değildi. Mira onun kardeşiydi ve sonsuza kadar onun kardeşi olacaktı. 

EVİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin