14 - hurt.

23.7K 2.3K 816
                                    

Jeongguk kapının çaldığını duyduğunda yatağında dönmeye başladı, kapıyı açmak için sıcak ve rahat yatağından kalkıp aşağı inmek istediği en son şey bile değildi. Uzun zamandır doğru dürüst uyuyamıyordu ve en azından bugün biraz uyumak istemişti. Çalan kapıyı görmezden geldi ve hafifçe açtığı gözlerini sıkı sıkı kapattı. Gelen kişi; geldiği gibi gidebilirdi, o an bu çok da umrunda değildi.

Kapı ısrarla çalmaya devam ettiğinde ofladı. Duymamış gibi yapamayacak kadar sinir bozucuydu. "Hyung, şu siktiğimin kapısını açar mısın artık?" diye söylendikten hemen sonra duraksadı.

Jeonghan'ın o günden beri eve gelmediğini unutmuştu. Eve gelmemesini söylememişti, kendisi gitmeyi tercih etmişti ve Jeongguk onu durduracak değildi. Derin bir şekilde iç çekerek büyük çabalar sonunda yataktan kalktı, darmadağınık olmuş saçlarını ve çıplak üstünü umursamadan, yüzünü yıkamaya dahi tenezzül etmeden merdivenlerden inmeye başladı. Bedeni uyku için yalvarıyordu, gözlerini açmak bile zor geliyordu.

Gelen arkadaşlarından biriyse uzunca bir azar işitecekleri kesindi.

Bağırıp çağırmaya hazır bir halde kapıyı hışımla açtığında karşısında görmeyi beklediği kişi, sırılsıklam aşık olduğu kişi kesinlikle değildi. Nefesi kesiliyormuş gibi hissetti ve nefesini kesen şey sıcak bedenine çarpan soğuk hava değildi. Hışımla açtığı kapıyı, hışımla kapattı. Yanlış mı görüyordu? Rüyada mıydı? Onu çok özlediği için halüsinasyonlar görmeye mi başlamıştı?

Hızla uzanıp kapının deliğinden kontrol ettiğinde şaşkın gözlerle kapıya bakan Taehyung'u gördüğünde istemsizce paniklemeye başladı.

Telaşla etrafına bakındı, koltuğun üstüne öylece attığı kareli gömleği gördüğünde koşarak gitti ve gömleği giydi. İçindeki kurt çoktan kafayı yemişti ve bunun etkisini şimdiden bütün bedeninde hissediyordu. Ortadaki birkaç düğmeyi titremeye başlayan elleriyle iliklemişti ama yanlış iliklediğinin farkında bile değildi. Saçlarını elleriyle düzeltmeye çalıştı, yüzünü yıkamadığı için içten içe bildiği bütün küfürleri sıralarken tekrar kapının önünde durdu.

Tekrar delikten baktı, oradaydı.

Kapısının önünde duruyordu.

Nasıl da güzel görünüyordu ama...

Görüş alanı kısıtlı olmasına rağmen, Kim Taehyung o kadar güzel görünüyordu ki bütün gün ayakta dikilip onu oradan izleyebilirdi. Hiçbir şekilde sıkılmazdı. En son ne zaman böyle güzel bir manzarası olduğunu hatırlamaya çalıştı, daha önce hiç böylesi olmamıştı. Hala gerçek olup olmadığını sorgularken dibinde durduğu kapı tekrar çaldığında istemsizce sıçradı.

Dalıp gitmişti.

Bir adım geri çekildi, boğazını temizledi ve derin bir nefes aldı. Bu nefese ihtiyacı olacaktı. Biliyordu.

Kapıyı yavaşça açıp kafasını uzattı, ağlamak istiyordu. Nasıl da güzel bir manzaraydı. Kapıyı açtığında karşısında onu görmek, bu nasıl bir histi böyle?

Kapının açıldığı gibi tekrar yüzüne kapanmasını beklemeyen Taehyung, kafasını yana eğip kapının arkasına saklanan Jeongguk'a gülümsedi. "Şey," diye cümleye başladı fakat içine dolan anlık hislerle nasıl devam ettireceğini unutmuştu.

Hala algıları tamamen açık olmayan Jeongguk, dinlemeye doyamadığı ses tonunu duyduğunda dizlerinin titrediğini hissetti. Her gün bu ses tonunu duyabildikleri için bir kere daha etrafındaki insanları kıskandı. Ona bu kadar yakın olabilmek, sesini duyabilmek için yıllarca beklemişti ve hiç ummadığı bir anda yaşanan bu olay, bütün düşüncelerini alt üst ediyor, ne düşünmesi gerektiğini kestirememesine sebep oluyordu.

what about usWhere stories live. Discover now