42 - with you.

23.9K 2.3K 1.4K
                                    

Taehyung uykusundan sıçrayarak uyandığında birkaç saniye nerede olduğunu kavrayamadı, gördüğü kabusun etkisiyle çoktan yaşaran gözlerini kırpıştırdı ve kaşlarını çattı.

Uyandığında görmeyi beklediği şey yüz üstü uyuyan ve bir kolunu Taehyung'un karnının üstünden geçiren Jeon Jeongguk kesinlikle değildi.

Onu görmesi gördüğü kabusu unutturmuştu fakat aklına dolan anılarla dudaklarını büzdü. Kalbi çok kırıktı ve korkusu hala tazeydi. Jeongguk'un her şeye şahitlik etmiş olması onu daha çok üzüyordu. Uyuyarak kaçtığı gerçeklik, gözünü açtığı gibi çarpmıştı yüzüne. Binbir türlü şeyi tekrar hissetmeye başladı.

Jeongguk olmasaydı şu an ne halde olduğunu düşünmek sırtındaki bütün tüylerin diken diken olmasını sağlıyordu.

Aklı yine darmadağınık olmuştu, dün gece yaşanan şeyleri düşünmemeye çalışsa da aynı şeyler aklının içinde tekrar edip duruyordu, görüntü bulanıktı fakat hissettiği şeylerin her birini yüreğinin en ücra köşelerine kadar hala hissediyordu.

Bütün yorgan onun üstündeydi, Jeongguk onu yorganla tamamen sarmalamış, yetmezmiş gibi ona sarılmıştı. Taehyung dolu gözlerinin ardından istemsizce gülümsedi ve yanında uyuyan alfaya doğru dönüp onu da yorganının altına aldı.

Jeongguk'u izlemek ona iyi geliyordu.

Nefesini tuttu ve Jeongguk'un şekilli burnunda işaret parmağını gezdirdi. Biraz daha yaklaşıp burnunun ucuna minik bir öpücük kondurdu. Jeongguk'u uyurken öpmeyi alışkanlık haline getirebilirdi. Geri çekilirken gülümsedi ve işaret parmağını yanağının üstüne yattığı için öne doğru kıvrılan dudaklarında gezdirdi.

Alt dudağını yavaşça çekiştirdiğinde Jeongguk'un kaşlarının çatılıp uykusunda ağzını şapırdatması istemsizce kıkırdamasına sebep oldu. Onu uyandırmamak için elini ağzının üstüne kapattı ve gülme isteğinin geçmesini bekledi.

Yüzünde dolanıp duran elini uzattı ve alnına dökülen saçlarını yavaşça kenara verdikten sonra yanağını avucunun içine alıp baş parmağıyla sevmeye başladı.

"Burada bir yara izi var." dedi fısıltıyla, kendi kendine konuşuyordu. Hipnoz olmuş gibi gözlerini onun yüzünde dolaştırıyor, birinin uyurken bu kadar güzel olmasına aklı ermiyordu.

Taehyung yara izini bir kez daha okşadı, ne olduğunu merak ediyordu. Elini yanağından çekti ve işaret parmağını dudağının altındaki bene hafifçe bastırdı. "Çok öpülesi..."

Bakışlarını Jeongguk'un bütün yüzünde dolaştırdı. Yavaşça hareket eden ellerine nazaran gözleri hızlıydı, dudaklarına, yanaklarına, burnuna, alnına... Gözleri yüzünün her bir köşesine hızla değiyor, kirpiklerinin altından alfanın yüzünü okşuyordu.

"Çok güzel bir yüzün var Jeongguk."

İstemsizce ağlıyordu. Hissettiği şeyler çok farklı ve fazlaydı. Baş edebileceğinden çok daha fazlaydı. Yirmi dört saatten daha kısa bir sürede korkuyu, üzüntüyü, acıyı, merhameti, sevgiyi ve isim veremediği birçok duyguyu hissetmişti. Kalbi sıkıştı bir an. Neredeyse nefesi kesiliyordu fakat Jeongguk'un yanındaki varlığı ciğerlerine depolanan oksijenden farksızdı. "Özür dilerim." diye fısıldadı elini yavaşça indirip Jeongguk'un sırtında dinlendirirken. "Ve teşekkür ederim."

Jeongguk'un kaşlarının çatılmasını ve göz kapaklarının titreyerek açılmasını izledi. Taehyung'un istemsizce yaydığı üzgün feromonlar onu uyandırmıştı.

"Taehyung?"

Yeni uyandığından olsa gerek, normalden daha derin ve tok çıkan sesi Taehyung'un hissettiklerini bir kez daha allak bullak ederken Jeongguk kafasını hafifçe kaldırdı. "Neden ağlıyorsun?"

what about usWhere stories live. Discover now