0.1

20.8K 1.1K 895
                                    

"Ji! Uyan bebeğim, alfan geldi!"

Jisung, aynanın karşısında makyajını yapıyorken odanın ötesinden duyduğu sesle kahkaha atmış, olduğu pozisyonu hiç bozmadan fondöteni yüzüne sürmeye devam etmişti. Tam da tahmin ettiği gibi birkaç saniye sonra kapı açılmış ve içeriye Hyunjin girmişti.

"Sen uyanıksın! Aman tanrım!"

Jisung gözlerini devirdi. Evet çok uykucu bir insan olabilirdi ama bunu söyleyen Hyunjin de ondan farklı değildi. Belki Chan ya da Changbin söylese farklı olurdu fakat sözün gelişi Hyunjin'den olması ona hiç etki etmiyordu.

Hyunjin arkadaşından gelen göz devirme hareketi ile hiç utanmayıp sırıtarak kendini yatağa atmış ve boy aynasının karşısında hazırlanan arkadaşına bakıp gülümsemişti. Jisung, cidden çok güzeldi.

Bu dünya üzerinde en hayran olduğu omegayı sorsalar hiç düşünmeden onu gösterirdi.

"Bugün günlerden salı çünkü," cevabını alınca gülüşü büyüdü ve uzandığı yerde oturur bir pozisyona geldi. "Han Ji, yiyeceğim seni!"

"Ben de seni!"

Jisung keyifle çığlık atıp aynadaki görüntüsüne karşı gülümsemiş sonra da ilerleyip bilekliklerini takarak çantasını omuzuna almıştı. "Gidelim," dediğinde hep olduğu gibi bir sabah klasiği yaşıyorlardı aslında.

Hyunjin hiç bıkmadan her gün onun evine sabah erkenden gelir, uyuyan Jisung'u uyandırır ve beraber dedikodu yaparak okula gelirlerdi. Yine aynısını yaparak üniversitenin kapısından içeri girdiklerinde kalabalık alanda Hyunjin boyunun avantajı ile direkt aradıkları ikiliyi bulmuş ve Jisung'un kolunu tutarak oraya ilerlemeye başlamıştı.

Arkadaşının üstündeki bakışları hissediyordu.

Şüphesiz Jisung bu koca üniversite de en dikkat çeken omegaydı çünkü ilk önce güzel ardından ise zayıf değil güçlüydü ve ona tek bir kere bakan insan neşeli ve öz güvenli duruşu ile bunu anlayabilirdi.

Chan, kucağındaki gitarın tellerini oynatırken etraflarına toplanmış birkaç meraklı göz vardı. "Biz geldik!" dedi Jisung keyifle, çantasını masanın üzerine bırakıp koşarak Chan'ın yanına oturmuş, Hyunjin de Changbin'in kolunu attığı sandalyeye kurulmuştu.

"Bu akşam sahne var," dedi Chan gülümseyerek. Yanında oturan küçüğüne bakmış, "Ne söylemek istersin?" demişti. Jisung düşünmek için elini çenesine yasladı.

Salı günleri demek, onun için en güzel gün demekti çünkü dersler bittikten sonra Chanlar ile dışarıda yemek yiyorlar ve akşam bir mekanda sahne alıyorlardı. Bu yüzden her salı günü üşenmeden erkenden kalkar, makyajını yapar en güzel kıyafetlerini giyerdi.

"Changbin," dedi Hyunjin de yanında telefonu ile uğraşan arkadaşına bakarak. Ellerini kaldırarak pençe yaptı. "Hrr Changbin, hrr! Çok haşmetlisin, keşke omega olsam sana veririm."

"Ya bir siktir git."

Changbin duyduğu cümle ile gülerek küfür ederken Hyunjin hiç aldırmadan dudak büzmüş, "Neden?" deyip sinir etmek için daha da dibine girmişti arkadaşının. "Benim gibi yakışıklı mı yakışıklı, bakanı dönüp bir daha baktıran bir alfayı bulmuşsun ne eksiğim var benim şu paçozdan?"

Lafının sonuna doğru Chan'ın gitarını kucağına alan Jisung'u işaret ettiğinde Jisung anında, "Döverim seni!" diye bağırmış sonra da umursamadan gitara dönmüştü. Hyunjin'in ona takıldığını biliyordu bu yüzden sorun etmiyordu.

Changbin sırıtarak kolunu Hyunjin'in omuzuna attı, tam da o an onları izleyen bir çift göz bu hareketle kaşlarını çatmış, yanaklarını şişirerek oturduğu yerden ayaklanmıştı. "Ben Hyunjin'i dövmeye gidiyorum!"

star lost, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin