1.7 M'

8.1K 745 350
                                    

Jisung, soğuk hava onu titretirken küçük adımlarla onu bekleyen eve doğru ilerlemiş, üşüyen parmakları cebinden çıkıp şifreyi tuşlamıştı, Minho'nun fikrine göre ikisinin de unutamayacağı bir şey olmalıydı ve bu yüzden Jisung'un doğum günü evin şifresiydi.

Çıkan metalik sesle beraber sıcak evin içine girerken kapıyı kapatıp eğilmişti, ayakkabısının bağcıklarını sökerken kafasını kaldırması ile beraber karşısında merdivenlerden inen Minho'ya göz göze geldi beklemediği bir anda.

Minho onu görmesi ile duraksadı.

Jisung da yavaşça doğrulmuş, çantasını kenara bıraktıktan sonra ona ilerlemişti. Minho'dan gelen "Beklemiyordum seni," mırıldanışı ile karşısına geçip o basamaklarda olduğu için alttan alttan yüzüne bakmıştı.

Alfanın kesik kesik aldığı nefesleri, kızaran yanaklarını görebiliyordu. Kaşlarını kaldırdı. "Neden dün bana seni zor durumda bıraktığımı söylemedin?"

"Sorun değildi." deyip kafasını salladı ve elini ensesine attı. "Bunu söylemek istemezdim ama gitsen iyi olur. Feramonların... Beni etkiliyor."

Lafının sonuna doğru istemsizce yüzünü buruşturduüunda direkt evin içini saran Jisung'un feramonları onu gerçekten de etkiliyor, içindeki o alfalık hislerinin kontrolsüz bir şekilde çıkmasını sağlıyordu.

Kendine hakim olmak için trabzanı tutan eli sıkılaşmış geriye doğru bir basamak çıkmıştı. "Sana taksi çağırayım."

Gitmek için yaptığı hamle bileğini tutan Jisung tarafından engellenirken Jisung "Minho," diyerek onu durdurdu ve çıktığı basamağı geri inmesini sağladıktan sonra kafasını salladı. "Benden çekinmene gerek yok, bizden çekinmene gerek yok."

Ekledi. "Bunu bana sen diyordun hep."

Minho bakışlarını Jisung'un tuttuğu bileğinden çektikten sonra onun gözlerine baktı. "Ama ben seni seviyorum."

Devam etti. "Her ne kadar bu durumda olmamızı sağlayan ben olmasam da. Biz olmasak da. Seni seviyorum. Ben seni sevdiğim için bir şeyleri karşılıksız yapıyorum bu yüzden bana karşılık vermek zorunda hissetme kendini." Derin bir nefes aldı onu etkileyen feramonları yok saymaya çalışarak. "Birkaç gün sonra gelirim."

Minho'nun neden böyle dediğini tahmin etmek zorunda değildi, o an sesli söylemese bile sevgili oldukları gün 'seni seviyorum' kelimesini belli etmişti. Aklında kalmış olmalıydı bir karşılık alamaması.

Onun bu noktada takılıp kırıldığını anlayan Jisung, bunu nasıl daha önce fark etmediğini anlayarak kendine kızarken Jisung kafasını sallayıp onun elini tuttu.

"Minho..." Ardından da arkasında tuttuğu üç tane gülü ona doğru uzattı. Bu gülün anlamı seni seviyorum demekti.

Bakışları alfanın yüzüne döndü. "Buraya bunun için geldim." Uzanarak gülleri kenara bıraktı ve bir basamak çıkarak Minho'ya daha çok yaklaştı.

Elleri yavaşça kollarına sürterek alfanın yüzüne çıkarken Minho'dan gelen kısık sesle "Ji," yakarışını duymuştu ama ona aldanmadan ellerini yanaklarına koyarak yüzünü kendine doğru çekti.

"Seni seviyorum."

"Bunu bu zamana kadar söyleyememiş olabilirim," diye devam etti sözlerine. "Çünkü daha önce aşık olmadım ve diğerleri de seni seviyorum diyecek kadar büyük bir sevgi değildi. Evet başta biz seçmedik ama kimse bana sen Minho'yu sevmek zorundasın demedi."

Kafasını salladı. "Ben seni birilerinin zoruyla değil, kendi isteğimle seviyorum." İçine titrek bir nefes çekerken yutkunmuş, dudaklarına vuran Minho'nun nefesi ile onun yüzüne bakmıştı. "Beni bıraktığın o ilk saniyede bile özleyecek kadar, tüm günüm kötü geçse bile seni gördüğümde unutacak kadar. Evet, bunları yeni kabul etmiş olabilirim ama buraya kendi zorumla gelmedim. Kendi isteğimle geldim."

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now