1.8

6.6K 718 285
                                    

Günaydınnnn

***

Jisung, sabah uyanırken ilk önce ona sarılan kolları hissetmiş, gözlerini açtığında ise dibinde uyuyan Minho'yu fark etmişti. Yüzünde büyük bir gülümseme oluşurken elini kaldırarak onun yanağına koydu, yavaşça okşayıp dudaklarını oraya bastırdı.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordu, okulu da asmıştı ama umurunda olduğu söylenemezdi, okulda olup o sıkıcı dersleri dinlemektense burada Minho ile vakit geçirmeyi her şeye tercih edebilirdi.

Aklı geceye giderken dudaklarını ısırdı heyecanla, düşünmesiyle beraber midesine o garip his girmiş, tüyleri diken diken olmuştu. Güzel hissediyordu, eli boynunu okşarken neden Minho'nun mühürlemediğini bilmiyordu, bunu sormayı erteledi.

Acıktığını hissederken son kez Minho'nun yanağını öpüp ayağa kalkmış, terliklerini giyip banyoya ilerlemişti. Üstünde şortlu, siyah bir takım vardı, oldukça kısa olan şortun üzerinden bacağını kaşıyıp suyu açmış, elini yüzünü yıkayarak aşağı inmişti.

Kalçasında bir ağrı vardı ama aşırı da dayanılmayacak gibi değildi, yine de birkaç parça bir şey yiyip ağrı kesici içmiş, dün getirdiği çiçekleri vazoya koyup kahvaltı için bir şeyler hazırlamaya başlamıştı.

Salondaki televizyondan kısık sesli bir şarkı açarken sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı ve telefonunu eline alarak mesajlara baktı. Felix'in bağırarak attığı 'biz artık sevgiliyiz!' sesli mesajı gülmesini sağlarken telefonunu kulağına koyup Changbin'i aradı.

"Efendim canım," diyerek açtı Changbin kantinde yine tek başına otururken. Jisung güldü. "Günaydın canım, tebrik etmek için aradım sonunda aklın başına gelmiş."

Bu cümle Changbin'in de yüzünde gülümsemeye yol açarken "Oldu öyle şeyler," deyip ağzına bir parça kraker attı. "Kendime güvenim yoktu oğlum, Felix'i de üzmek istemedim, ne zaman emin oldum, o zaman bekletmeye gerek yok dedim."

"En iyisini yapmışsın," dedi arkadaşına hak vererek. Tüm arkadaşlarının böyle düşünceli olmalarına bayılıyordu. "Nasıl hissediyorsun, okulda mısın?"

"Güzel hissediyorum, insanın sevgilisinin olması güzel şeymiş lan!" Changbin, yaşadığı aydınlanma ile konuşurken Jisung onun bu haline kocaman bir kahkaha patlatmış "Şapşal," demişti.

"Ayrıca evet okuldayım, benim dersim niye hep erken ya ben sürünüyorum tek başıma? Ayrıca senden naber kaçak, Minho ile misin?"

Jisung'un yüzündeki gülüş donarken arkadaşının bunu bildiğine dair bir yutkunma olmuş, anında kan yanaklarına toplanırken "Evet," demişti, ocağı kontrol edip geri sandalyeye oturdu. "Felix mi söyledi sana?"

"Evet."

"O enayinin ağzında bakla ıslanmıyor cidden, Seungmin dövmekte haklı."

Felix cidden ağır Changbin enayisiydi, Jisung oflarken Changbin "Utanma," diyerek gülmüş devam etmişti. "İyi o zaman, ben kapatıyorum, bizimkiler geliyor zaten, sen de git kocanla ilgilen bay."

"Ya!"

Yüzüne kapanan telefona baktı.

Başını sallayıp saçlarını karıştırmış, kendi kendine gülerken telefonu bırakıp elini yanağına yaslamıştı ki aniden yanağında hissettiği öpücük ve beline konan ellerle kıkırdadı, elleri direkt Minho'nun ellerinin üzerine giderken "Günaydın," dedi Minho.

Jisung gülümsedi. "Günaydın. Nasıl hissediyorsun? İyi misin?"

"Daha iyiyim," deyip kendine bir sandalye çekip oturmuş, üstünde buruşan tişörtü düzeltip Jisung'a bakmıştı. "Sen kimle konuşuyordun?"

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now