3.0 F' ❣︎

5.7K 570 430
                                    

Aşağıdan gelen zil sesi ile Jisung sırıtırken "Baba geldiiii!" dedi mutlu bir şekilde yatakta uzanan bebeğine bakarak. Onu öpüp kaldırarak beşiğinin içine koymuş, hızla aşağı inerek kapıyı açmıştı.

Minho'yu gördüğü gibi boynuna atladığında Minho "Selam," diyerek içeri girmiş ve eşine sarılmıştı kapıyı kapatıp. Omuzuna bir öpücük bırakarak geri çekildiğinde Jisung gülümsedi. "Hoş geldin sevgilim, gel."

Elinden tutarak üst kata çıkarmış ikisini ve beşiğinde oynayan çocuğunu göstermişti. Minho hızlıca ellerini yıkayıp döndü ve "Şebek," deyip onu kucağına aldı. "Seni çok özledim, yok mu babaya öpücük? Bütün şirinliğini Jisung'a göster zaten, bana anca tekme tokat giriş."

Jisung kahkaha attı. "Abartma Min."

Güldü. "Yalan mı?" Kafasını çevirip yanağındaki çiziği eşine gösterdi. "Bak, kanıtlı örneği de burada."

Omega bununla sırıtmış, tam yaranın üstünü öperek arkasından bebeğine sarılmıştı. "Innie, Innie, babana da sarıl bebeğim bak kıskanıyor."

Innie saf saf ikisine bakarken Minho onu bir kez daha öpmüş "Oh," diyerek yatağa oturmuş ve bebeğini gıdıklamaya başlamıştı. Odayı ikisinin gülüşü doldururken Jisung dolaptan Minho'ya pijama çıkararak kenara bırakmıştı.

"Sen birazcık onu oyalarken ben de yemek yapayım olur mu?" dediğinde Minho başını salladı. "Sen git sevgilim, bu saatten sonra bu şebek bende."

Bu harikaydı, Jisung ikisini de öpücüğe boğmuş sonra da aşağı inmişti. Hızlıca mutfaktaki şeyleri toparlayıp yemek yapmaya başladığında sırıtıyordu, ilk başlarda anneleri onlarla kaldığı için yemek hep bir şekilde hazır oluyordu ama onlar da gidince hem Innie ile ilgilenmek hem de eve bakmak Jisung'a kalmıştı.

Birkaç gündür yemekleri Minho yapıyordu ama bugün Jisung'un ona bırakmaya niyeti yoktu, o yemek yaparken bir süre sonra eşofmanını giymiş Minho ve onun çıplak göğsünü çizen Innie aşağı inerlerken hallerine kıkırdadı.

Minho sandalyeye oturmuş, eşine bakmıştı. "Ben de yapabilirdim, yorulmuşsundur sen."

"İkimiz de yoruluyoruz ama benim dinlenecek vaktim oluyor en azından sevgilim," deyip raftan bardakları indirdi ve kenara bıraktı. "Sen tüm gün o sandalyede oturuyorsun, sıkıntı değil, bak, hallettim bile."

Kendi yemeklerini koyup Innie'ninkini de hazırlamış, bebeğini sandalyesine oturtmuştu. İlk aylarda emzirdiği çocuğunu şimdi hem biraz normal yiyeceklerle hem de mamalarla besliyordu.

Hafiften dişleri çıkmaya başlayan ve onları asla uyutmayan bebeği bu birkaç gündür sonunda düzelmişti, damaklarında belli olan beyazlığa bakıp güldü ve ona yedirmeye başladı.

Minho da kendi yemiş, ardından o Innie'ye yemek verirken Jisung kendi yemeğini yemişti. Oğlunu sevmek için kucaklayıp içeri geçen eşine güldü. Yüzünü çizip saçlarını çekse de Minho'nun Innie'yi ısırmaktan vazgeçeceği yoktu.

Jisung da mutfağı toplayıp yanlarına gelmiş, yere koltuğun yanına çöküp ikisini izlemeye başlamıştı. "Aşkım benim," deyip başını eğerek minik oğlunun boynunu öptü. Innie anında huylanıp gülerken Minho oğlunun burnunu sıkmıştı.

"Yiyeceğim şimdi, tipe bak. Şebek."

Innie onlara iyi geliyordu, ikisi de yorgun olsa bile onunla ilgilenirken bu yorgunluklarını unutuyorlardı. Minho eğlenip doyasıya vakit geçirdiği oğlunu uyutmuş, Jisung ile beraber üst kata çıkıp beşiğin içine bırakmışlardı.

Bebeğin üstünü örtüp yatağa çıktı ve eşinin yanına uzandı. "Kıskandım," dedi Jisung şımararak. "Beni de sev."

Alfa kıkırdadı. Elini onun beline sarıp tek hamlede kendisine doğru çektiğinde Jisung gülmüş, ellerine tutunmuştu. "Sen de bebeksin." deyip onun boynuna öpücükler bıraktı Minho. Jisung'un şu anki mutluluğunu hissedebiliyordu. 

star lost, minsung ✓Where stories live. Discover now